Kürtlerin, şiddete hayır dediğini görün!

Kandil, 7 Haziran sonrası bölgesel güçlerin baskısıyla kendi fırsatçılığını birleştirip şiddeti yeniden başlatarak, AK Parti iktidarını yıkan güç olarak tarihe geçeceği...

Kandil, 7 Haziran sonrası bölgesel güçlerin baskısıyla kendi fırsatçılığını birleştirip şiddeti yeniden başlatarak, AK Parti iktidarını yıkan güç olarak tarihe geçeceği hayaline kapıldı.
Ama hesaba katmadığı çok önemli birkaç nokta vardı: İlki, 15 Temmuz 2015'te başlatılan "halk savaşı"na halkın inanmamasıydı. İkincisi devlet eski devlet değildi ve iktidarda yüzde 50 oy almış güçlü bir parti vardı. Üçüncüsü, bütün algı operasyonlarına rağmen Kürt meselesinin çözümünde risk aldığı, ihanetle suçlandığı için Kürtlerin unutmadığı, unutmayacağı Cumhurbaşkanı Erdoğan gerçeği vardı ve onun döneminde böyle bir savaş tutmazdı.
Temmuzdan bu yana olup bitenleri hep birlikte izliyoruz. Şehirlerin yakılıp yıkılması için içeriden ve dışarıdan her türlü destek verildi. Başta HDP olmak üzere, AK Parti nefretiyle gözleri körleşen, aydınından paralelcisine herkes bu mücadeleyi hükümetin kaybetmesi için elinden geleni esirgemedi.
PKK ve şürekâsı tıpkı 2000'lerde darbe planları yapan, cumhuriyet mitingleri düzenleyen vesayetçi kesimler gibi yanlış hesap yaptılar ve yanlış hesap Sur'dan, Cizre'den, İdil'den döndü. Halk destek vermedi. İdil'in 26 bin olan şehir merkezi nüfusunun 23 bini ilçeyi terk etti. PKK, "halksız halk savaşı" veren bir yapıya dönüştü.
Bu gerçeği son bir kez daha, HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş'ın çağrısıyla gördük. Önceki gün Demirtaş'ın da aralarında bulunduğu bütün KCK unsurları, yani Demokratik Toplum Kongresi, bölgeler partisi, kadın ve gençlik örgütleri bir araya gelip halkı Sur'a gitmeye çağırdı. Ne oldu dersiniz?
Kimse ilgi göstermedi. Ama buna rağmen hâlâ çağrılar devam ediyor. Zorla toplumun bir kesimi diğerine düşman yapılmak isteniyor. Peki, HDP ve bir kısım aydın daha ne kadar Kürtlerin şiddete 'hayır' dediğini görmezden gelecek?
Bu konuda havanın değişmeye başladığını görmek için HDP, DTK gibi PKK'nın kapsama alanında olan yapıların içine bakmak yeterli. O yapılarda "ölmekten değil, ölürken hain ilan edilmekten korktuğu için konuşmak istemeyen" birçok siyasi aktör var.
HDP yönetiminde bile marjinal solu bir yana bırakırsak yüzde 70'lere varan bir rahatsızlık olduğunu herkes biliyor. Bu çatışmanın haksız olduğunu, yapılmaması gerektiğini HDP kulislerinde herkes konuşuyor. HDP yeniden siyaset kapısını aralamak ve halkla buluşmak istiyorsa yapması gereken çok açık: Adını koyarak PKK şiddetine karşı çıkmalı ve halkları düşmanlaştıran bu yolun yol olmadığını ilan etmeli.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Özel mi, Kılıçdaroğlu siyaseti mi anormal? 20 Mayıs 2024 | 1.450 Okunma Aile ve küresel tehditler 19 Mayıs 2024 | 1.349 Okunma Kobani’yi seçen akıl 18 Mayıs 2024 | 350 Okunma Ankara’nın ‘büklüm büklüm yolları’ 16 Mayıs 2024 | 4.391 Okunma ‘Hepsine çökeceğiz...’ 14 Mayıs 2024 | 2.065 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar