Kadir Abi - Kardeş Ayasofya - Yeniden Seçim

Ne kadar anti din ve harici diyanet “belhüm edal” güruhu varsa, hepsi onun vefatına bu kadar sevindiklerine hatta zil çalıp oynadıklarına göre, demek ki, rahmetli Kadir Mısıroğlu’nun değer ve kıymetini istenen...

Ne kadar anti din ve harici diyanet “belhüm edal” güruhu varsa, hepsi onun vefatına bu kadar sevindiklerine hatta zil çalıp oynadıklarına göre, demek ki, rahmetli Kadir Mısıroğlu’nun değer ve kıymetini istenen seviyede bizler de idrak edememişiz. 

Gerçi zati değer ve kıymet, zatında sevilir ve idrak edilir. Onun sevilip idrak edilmek için dıştan gelen yamama etkilere ya da negatif değerlendirmeleri tersinden okuma payandasına ihtiyacı yoktur. Fakat yine de meselenin keyfiyet planındaki seviye farkını anlamada bu gibi dış etkilerin ve tersinden okuma ameliyesinin bir katkısı bulunacağı da inkâr edilemez. Sözün başında dediklerimi biraz da bu maksatla söyledim. 

Büyükçamlıca Camii’nde mahşeri bir kalabalık, ikindi namazını müteakiben kılınan cenaze namazından sonra, bu büyük dava adamını, vücudunun her zerresine adeta tarih şuuru içirilmiş bu ulu çınarı, rahmet, mağfiret, cehennemden azat gibi bütün kutsi değerleri içinde barındıran mübarek Ramazan ayının ilk gününde alem-i berzahta kendisini bekleyen bütün sevdiklerine kavuşmak üzere, hüsnü şehadetle ve tekbirlerle ebediyete uğurladı. Cenab-ı Hakk, ona, en engin mağfiretiyle muamelede bulunsun, kabrini pür nur etsin, ailesine, yakınlarına ve bütün sevenlerine sabr-ı cemil ihsan eylesin. 

Ben, mazlumun, mağdurun sesiyim, onun için sesimi yükseltmeye hakkım vardır, derdi. Ömrünün özeti de zaten bu sözün anlam ve muhtevası oldu. Olaylara tarih perspektifinden bakması sebebiyle, olacakları önceden keşfetmek, hissetmek adeta onun değişmeyen kaderiydi.

1997 yılıydı. Kendisini kıymetli büyüğümüz Ertuğrul Düzdağ ile ziyarete gittim. Görüşmemiz hiç de olumlu bir atmosferde geçmedi. O güne kadar kimseden duymadığım ağır eleştirilerle Gülen’e demediğini bırakmadı. İnfial gösterdim. Eleştirilerinde haksız olduğunu söyledim. Fakat o bütün dediklerini hiç eksiksiz yine tekrarladı ve sonunda da “Bak işte sana açıkça söylüyorum, bu adam dine ve vatana ihanet içindedir, bir gün bu ülkeyi terk edip kaçacak ve asla bu vatanda can veremeyecek, çünkü bu aziz vatan kendisine ihanet edenleri bağrında barındırmaz” dedi. Ve zaman onu bu dediklerinde doğru çıkardı...

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Üç zulmet - Üç nur - O fotoğraf 27 Nisan 2024 | 21 Okunma İran meselesi 20 Nisan 2024 | 493 Okunma Kıssadan hisse: Ağır emanet 13 Nisan 2024 | 405 Okunma Neşter... 06 Nisan 2024 | 588 Okunma Haydi canlar sandık başına 30 Mart 2024 | 183 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar