Parlamenter demokrasi ve “başkanlık”

Ankara’da gündem kargaşası var. Ne yazık ki, siyasî iktidarın “başkanlık” dayamasıyla “yeni anayasa” çalışmaları başlamadan boğduruluyor. Cumhurbaşkanının halk...

Ankara’da gündem kargaşası var. Ne yazık ki, siyasî iktidarın “başkanlık” dayamasıyla “yeni anayasa” çalışmaları başlamadan boğduruluyor.

Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi üzerinden “başkanlık sistemi” pompalanıyor. Medyada, “parlamenter sistemin iflâs ettiği” propaganda ediliyor; göz göre göre gerçekler çarpıtılarak algı operasyonu yapılıyor.

Oysa cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesinin “başkanlık rejimi”ni gerektirmeyeceği dünyadaki gelişmiş demokratik yönetimlerle biliniyor. “Yarı başkanlık” ve “başkanlık”tan “parlamenter sistem”e geçen Finlandiya ve Almanya dahil, demokratik ülkelerin çoğu “parlamenter rejim”le başarıyla yönetiliyor.

Buna mukabil, “başkanlık sistemi”nin otoriter uygulamaları Lâtin Amerika’daki “patron başkan” örnekleriyle ortada.

En gelişmiş 20 ülkenin 2’sinde başkanlık olmasına karşı, 17’sinin parlamenter demokrasiyle yönetilmesi, en geri kalmış 20 ülkenin 15’inde başkanlık, 5’inde yarı başkanlık olması gerçeği ortaya koyuyor.

“DARBE ANAYASASI” YETKİLERİ

Tesbit şu ki, AKP’li Kuzu’nun “zavallı Obama” istihzâsıyla, Amerikan başkanlarının parlamentoyu feshetme ve başkanlarının kanun hükmünde kararnâme çıkarma yetkileri olmamasına, Federal Mahkeme üyelerini atayamamasına, atadığı elçilerin Kongre onayına bağlı olmasına karşı, AKP’nin “başkanlık önerisi”nde bütün bu yetkiler fazlasıyla başkana veriliyor.

Kaldı ki, 12 Eylül darbecilerinin atadığı Danışma Meclisi’nin “darbe lideri” için hazırladığı mevcut 82 Anayasasında cumhurbaşkanının yetkileri Amerikan başkanının yetkilerini kat kat aşıyor.

Anlaşılan, siyasî iktidar, Anayasa’nın “cumhurbaşkanının görev ve yetkileri”ni düzenleyen 104. maddesine göre, cumhurbaşkanının Meclis’i toplantıya çağırma, kanunları veto edip Meclis’e geri gönderme, Anayasa değişikliklerini halkoyuna sunma, kanun ve kanun hükmündeki kararnameler, hatta Meclis İçtüzüğü için Anayasaya şekil veya esas bakımından aykırı oldukları gerekçesi ile Anayasa Mahkemesinde iptal davası açma yetkilerini yeterli görmüyor.

Keza, cumhurbaşkanının TBMM seçimlerinin yenilenmesine karar verme, Bakanlar Kurulunu toplantıya çağırma ve başkanlık etme, yabancı devletlere temsilci-büyükelçi gönderme, milletlerarası antlaşmaları onaylama ve yayımlama, Silahlı Kuvvetlerin kullanılmasına karar verme, Genelkurmay Başkanını atama, Başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu kararıyla sıkıyönetim veya olağanüstü hal ilân etme ve hükûmetin kanun hükmünde karar ve kararnâmelerini imzalama yetkileriyle de yetinmiyor.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
“Fikri hezeyanlaştıran” siyasî manipülasyonlar 06 Mayıs 2018 | 275 Okunma İktidarınki “hamle,” muhalefetinki “hülle ve hîle”! 29 Nisan 2018 | 188 Okunma “Suriye’nin politikası”nın garabetleri 22 Nisan 2018 | 184 Okunma Bu ne rest, bu ne Patriot müzâkeresi! 08 Nisan 2018 | 212 Okunma Soruşturmalar sulandırılıyor 25 Mart 2018 | 349 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar