İsmailağa buluşması: Sahi nedir bu Halidilik meselesi?

Dün söz verdiğim İsmailağa buluşmasının devam yazısını yazayım dedim bugün. Bu, odur.İsmailağa’daki buluşma boyunca “işte Halidilik budur” dediğim çokça cümle kuruldu...

Dün söz verdiğim İsmailağa buluşmasının devam yazısını yazayım dedim bugün. Bu, odur.

İsmailağa’daki buluşma boyunca “işte Halidilik budur” dediğim çokça cümle kuruldu cemaatin önde gelenleri tarafından. Bilhassa hem Mahmut Efendi hem de Hasan Efendi hazretlerinin torunu Muhammet Fatih Ustaosmanoğlu’nun kurduğu “biz devlete akredite bir yapıyız. Hem bu yapıyı hem de ailemizi devletin istediğiniz makamına sorabilirsiniz” cümlesiyle İsmailağa Camii imamı Salih Topçu hocanın “biz bu sarığımızla, cübbemizle devlete meydan okumuyoruz; kendimizi meydana koyuyoruz. Kendini meydana böyle koyan bir yapı devlete sızmaya çalışır mı?” sorusu çok kıymetliydi. Tabii, değişmeyen bir Halidi refleks ile “medrese ile tekkeyi birleştirmek için uğraşıyoruz. Sofiyi cahil, âlimi amelsiz bırakmama gayretimiz var” cümlesiyle “cemaatimize yapılan operasyonların bir kısmında Şia ve Vahhabilik de etkili” demeleri de öyle.

Dün de yazdım. İnsan, gerçekten bilmediğinin, cahili olduğu şeyin düşmanı. O bakımdan bugün şu Halidilik meselesini dilim döndüğünce, aklım erdiğince ve olabildiğince basit şekilde anlatmaya çabalayayım istiyorum.

Mevlana Halid, 1779 yılında Osmanlı sınırları...

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Yanlış sorudan doğru cevap hasıl olur mu? 22 Haziran 2025 | 166 Okunma “Değişmez” denileni değiştirmek 21 Haziran 2025 | 385 Okunma Bu sefer de madde madde anlatmak istedim 17 Haziran 2025 | 1.098 Okunma Derd-mendim 15 Haziran 2025 | 276 Okunma Kaçınılmaz sona doğru bir adım daha 14 Haziran 2025 | 903 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar