Türkçe üzerinde çok oynandı

Her millette dil tartışması var. Ama bizimki fazla tartışıldı. Dilin sadeleştirilmesini çok insan, Cumhuriyet'le başladığını düşünür. Sadeleştirme derken, giderek uydurukçaya...

Her millette dil tartışması var. Ama bizimki fazla tartışıldı. Dilin sadeleştirilmesini çok insan, Cumhuriyet'le başladığını düşünür. Sadeleştirme derken, giderek uydurukçaya sapılmasından, işlenmemiş, yerini bulmamış kelimelerin kullanılmaya zorlanmasından bahsediyorum. 1930'lu, 1940'lı yılların sözlüklerini incelemiştim. Hangi kelimeler teklif edilmiş, hangi kelimeler kullanıştan düşmüş, bariz bir şekilde görülüyor. (Burada, sözlük çalışmalarıyla da öne çıkan D. Mehmet Doğan'ın "Bir Lügat Bulamadım" kitabını anmamak olmaz.)

Türkçeye sahip çıkanların öncülerinden Ömer Seyfettin'i 98 yıl önce 6 Mart 1920'de yitirdik. Ölümünün de hazin bir hikâyesi var. Yazmayayım.

Ömer Seyfettin'i anlamak için araştıranların karşısına aykırı kalemler de çıkacaktır. Özellikle biri tescilli eski komünist ve şimdinin beynelmilel liberali, Türk'e kastı olan bir "prof.". Milliyetçiliği yerden yere vurmak için Ömer Seyfettin'i örnek almış ve ilimle "edebiyat yapma"yı birbirine karıştırmıştı. Ömer Seyfettin, henüz 26 yaşındayken, o Prof.'un kullandığı dil için kaideler sıralamış, zemin hazırlamıştır.

Dilimizde sadeleştirme çabasının, daha doğru ifadeyle Türkçeye sahip çıkmanın, sade dil kullanmanın tarihi eskidir. 14., 15. yüzyıla kadar gidebiliriz. Fatih'in babası II. Murat'ın, Arapça-Farsça eserlerin "Türkî diline döndürülmesi" için hususî çabası ve hatta buyruğu vardır. Tarihçi Prof. Dr. Hakan Erdem kaç haftadır Türkçeye gönül vermiş Âşık Paşa (öl. 1322)'nın, Şeyhoğlu Mustafa (öl. 1413?)'nın, Devletoğlu Yusuf (öl. 1500)'un üzerinde duruyor, örnekler sıralıyor. İyi de ediyor. Yalnız son yazısının girişinde öyle bir cümle kullanıyor ki, acaba ne demek istedi diye düşünüyorsunuz: "Geçen yazımda dilde sadelik konusunu zamansallık boyutu katarak tartışmanın ve sadeleşmenin lineer bir kronolojisini oluşturmanın güçlüklerine değinmiştim." (Hakan Erdem, "Neye Osmanlıca diyoruz?", Karar, 4 Mart 2018).

"Zamansallık"tan ne anladınız? Ya "lineer" kelimesi?

Cümle tahliline girmeyeceğim. Osmanlıca yapma dil mi, değil mi tartışmasını açan ilim adamının şimdi kimsenin bilmediği yeni uydurulan veya yabancı dilden katılan kelimelerle kurulan cümlenin yapma mı, sade Türkçe mi, sağlam Türkçe mi olduğuna biraz kafa yorması gerekir diye düşünüyorum.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Atatürk milliyetçidir 04 Şubat 2021 | 177 Okunma Sen kimin uşağısın?! 03 Şubat 2021 | 605 Okunma Tuğrul Bey ne dedi, fırsatçılar ne anladı? 02 Şubat 2021 | 269 Okunma Milliyetçiliğin azgını nasıl olur? 01 Şubat 2021 | 336 Okunma Eğer Saray, isterse CHP'yi susturabilir 31 Ocak 2021 | 595 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar