Hoca'dan sonra kim?
Zarif bir veda ile gidiyor, Ahmet Davutoğlu. ‘Bu durumda gitmek uygun düşer’ diyerek, AK Parti Genel Başkanlığı ve Başbakanlık görevini bırakıyor. Giderken, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a vefasını, AK...
Zarif bir veda ile gidiyor, Ahmet Davutoğlu. ‘Bu durumda gitmek uygun düşer’ diyerek, AK Parti Genel Başkanlığı ve Başbakanlık görevini bırakıyor.
Giderken, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a vefasını, AK Parti’nin fikrine, felsefesine sadakatini ilan ediyor.
Onun bulunduğu noktada bir karışıklık, ona yöneltilebilecek bir noksanlık, bir özensizlik yok.
Kullandığı dil de güzel. Hadisenin tamamına nispetle ayrıntı sayılır ama bence Başbakan Davutoğlu, son konuşmalarında kendi hitap tarzını da tekemmül ettirmiş oldu. Hem hitap süresi, hem ses tonu, hem içerik yoğunluğu açısından.
Davutoğlu, nezih bir siyasetçi.
Kiramen Katibin’in çok bilincinde.
Eli herhangi bir kirliliğe dokunmadı, bu aşikar. Dedikodusu bile üretilemedi.
Hadiselere bakışı, genel olarak, pozitif. Nasıl başarıyorsa (çünkü bunu başarmak gerçekten zordur) en büyük açmazların karşısında bile umutlu konuşabiliyor.
Dikkat ederseniz, veda ederken de, yapılabilecek en pozitif konuşmayı yaptı.
İnsanların, bu önemli siyasi hadisenin ardından Davutoğlu hakkında dışa vurdukları hislerini gözlemlemeye çalışıyorum.
Hep olumlu.
Belli ki, millette bir ‘sempati’ biriktirmiş. Muarızları dahi ‘negatif’ ifadeler kullanmıyor.
Bunlar, bir siyasetçi için çok kıymetli vasıflardır.
H H H
Siyaset, bazen kendi ‘realite’sini empoze eder.
Bir siyaset bilimci olarak bunun analizini en iyi yapacaklardan biri Davutoğlu’dur.
Bence yaptı ve yaptığı analize uygun davrandı.