Bu uçurum sözle kapanmaz!

Neden güzel sözlere düşkünlüğümüz arttı? Sanırım güzel eylemlerden umudumuzu kestik, güzel sözler ve fikirlerde teselli arıyoruz. Bir tür estetik umutsuzluk!.. 11 Mayıs 2014'te bu köşede...

Neden güzel sözlere düşkünlüğümüz arttı?
Sanırım güzel eylemlerden umudumuzu kestik, güzel sözler ve fikirlerde teselli arıyoruz. Bir tür estetik umutsuzluk!..
11 Mayıs 2014'te bu köşede böyle demişim.
Geçen dört yılda düşüncem değişti mi? Hayır!
Fakat asıl değişiklik yayın ve sosyal medya dünyamızda oldu.
Artık marifet belleyip oraya buraya kopyalanan sözlerde "güzellik" arayan kalmadı.
Hele hikmetle bezenip günümüze kadar gelmiş "özlü" sözlere dönüp bakanlar iyice azaldı.
Şimdi doğrudan hedefi vuran amiyane ifadeler ve okuyanda geçici olarak "aranan kan bulunmuştur" hissini doğuran cümleler gözde.
Bunlardan ara ara birer doz alıp kendi kuytuna çekiliyorsun...
Hani derler ya, "kafası" iyi.
Ama etkisi çabuk geçiyor, ayılıyorsun ve bir bakıyorsun ki, her şey bıraktığın gibi...

***
Malum, bu alanda son günlerin fenomen ismi Nilgün Bodur.
Çok tutuluyor ve bir o kadar da eleştiriliyor.
Bodur ve benzerlerine sanki "edebiyatçılık" iddiasına sahiplermiş gibi yüklenmek anlamsız. Zaten kısa ve vurucu ifadelerden oluşan sözlerinin geleneksel vecizelerle uzak yakın ilgisi yok.
Bu tür aforizmacılar yaralarımızla tanışmamıza kapı açmak gibi bir dert taşımıyorlar.
Düşünmeye kışkırtmıyorlar.
Tersine, yaraların üstünü örtüp yola devam etmemizi ve bu sırada şiddetli bir narsisizmle etrafa "iyiyim, güçlüyüm" şeklinde nispet yapmayı öneriyorlar. İşin püf noktası o afra tafrada!
Nilgün Bodur'un haftalardır çok satanlar listesinin tepelerinde kalan kitabının adı durumu yeterince açıklıyor:
"Sen Gittin Ya Ben Çok Güzelleştim."
***
İlginçtir, sosyal medyada da "ben güzelim, ben güçlüyüm, ben haklıyım, ben en iyisiyim" sarhoşluğu büyüdükçe büyüyor.
Profil fotolarının altına "dünyaları ben yarattım" manasına gelen sözler yazanlar o kadar çok ki, insan hayret ediyor.
Ama gündelik hayata bakıyorsun, herkes pıs...
Medarı maişet motorunun çarkları arasında ezilmekle meşgul bir yığın insan.
Laflar pabuç gibi ama eylemler cılız.
Ciddi bir yarılma bu.
Kendimiz hakkında çizdiğimiz resim ile yaşadıklarımız arasındaki bu yarılma tehlikeli!
Ah bir bilsek!
Bu uçurumu sözler asla kapatamaz
YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
İktisat değil, insan... 26 Nisan 2024 | 4 Okunma Ana muhalefet için gelecek nasıl gelecek? 25 Nisan 2024 | 302 Okunma Bu ‘ego’larla nereye? 23 Nisan 2024 | 451 Okunma Aynada kendimize bakmaya sıra gelecek mi? 22 Nisan 2024 | 384 Okunma Geçiştirilen geçmiş ve gelecek 19 Nisan 2024 | 124 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar