Batı’da mı kalacağız, kendimize mi döneceğiz?

Dikkat ederseniz Batı’ya mı döneceğiz demiyorum. Çünkü zaten boğazımıza kadar Batı’nın yaşam tarzına, Batı’nın değerlerine, Batı’nın parasına batmış...

Dikkat ederseniz Batı’ya mı döneceğiz demiyorum. Çünkü zaten boğazımıza kadar Batı’nın yaşam tarzına, Batı’nın değerlerine, Batı’nın parasına batmış durumdayız. Sorun bu bataklıktan çıkmak isteyip istemememizde.

Yine dikkat ederseniz Doğu’ya dönmek demiyoruz, “kendimize” dönmek diyorum. Çünkü Doğu dediğimizde çok geniş bir kitlede kesif bir alerji baş gösteriyor. “Arap mı olacağız, Pakistanlı mı olacağız, Rus mu olacağız, Çinli mi olacağız” gibi ipe sapa gelmez tepkiler veriyorlar. Oysa Türkiye, açık bir biçimde Doğuludur. Coğrafi konum başka bir şeydir, değerler ve düşünce sistemi başka. İsterseniz ülkeyi haritadaki yerinden kaldırıp Atlas okyanusuna taşıyalım, Müslüman olduğumuz sürece değerlerimiz de Doğulu olacaktır. İslam, Türk toplumunun ayrılmaz bir parçası olduğuna göre mesele, bu gerçekle barışık olmakla ilgilidir. Hülasa, kendimize dönmek ibaresini “Müslüman ve Doğulu olan aslımıza dönmek” olarak da okuyabilirsiniz.

Türkiye’nin “arada kalmışlık sorunu” iki yüz yıllık geçmişi olan ve geri kalmışlık problemi ile iç içe geçmiş bir sorun. Tarih anlatacak değilim, Tanzimat kafasının ne olduğunu hepimiz biliyoruz. Kıblesini Batı’da bulan, kendi değerlerini küçümseyen, taklitçi ve ezik bir kafa. Ete kemiğe bürünmüş hali, Recaizade Mahmud Ekrem’in Araba Sevdası romanındaki Bihruz Bey karakteridir. Bihruz Bey tipi, 150 yıllık zaman zarfında gelişip çeşitlenmiştir. Solcu versiyonu vardır, sağcı versiyonu vardır, hatta milliyetçi, İslamcı, Atatürkçü varyantları vardır. Ve Türkiye’de hakim olan kafa hala budur. Ülkenin en önemli mevkileri hala modern Bihruz Beylerin işgalindedir.

Memleketin ilerlemesinin önündeki en büyük engelin bu kafa olduğunu yıllardır yazıyoruz. Bihruz Beygiller, bizim gibi “yerlileri”, türlü çeşitli aşağılamalarla suçluyorlar. Batı’ya itiraz etmeyi en büyük gericilik olarak gösteriyorlar. Ceplerinde bolca etiketleri var, kimimize irticacı diyorlar, kimimizde Rusçu, kimimize Arap aşığı… Bu kaba saba iftiraların tek sebebi var: Kendi uşaklıklarını gizlemek. Kafaları öyle şekillenmiş ki Batı dışında bir değer sisteminin hayalini bile kuramıyorlar. Bunun mümkün olduğunu söyleyenleri de bir kaşık suda boğmak için ellerinden geleni yapıyorlar.

Gazze soykırımı, bizim yıllar boyunca anlatamadığımızı iki ayda anlattı. Batı’nın bütün değerler sistemi birkaç haftada yerle bir oldu. Batılı değerlerin tamamının sömürgeciler tarafından uydurulmuş dandik şablonlar olduğu görüldü. Demokrasi, insan hakları, uluslararası hukuk… Siyonistlerin Gazze’ye yağdırdığı Amerikan/Alman bombalarının altında kaldı. Ve tüm insanlık bir anda beklenmedik bir gerçeğe uyandı: Tüm bu cici kavramlar aslında Gazze’nin Müslüman çocukları rahatça öldürülebilsin diye uydurulmuştu.

Bu yılın Mayıs ayında yapılan bir araştırma, Batılı ülkelerde İsrail’e desteğin çok düşük olduğunu gösteriyor. Soru şöyle: İsrail - Filistin çatışmasında hangi tarafa daha çok sempati duyuyorsunuz? İsrail’i destekleyenlerin oranı ABD’de %29, Almanya’da %17, İsveç’te %16, Fransa’da %13, İspanya’da %12, İtalya’da %11 ve Britanya’da %10.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Kadınları da toplatacak mısın vali bey? 03 Mayıs 2024 | 3.186 Okunma Abdullah Gül’ün çakarlıları 01 Mayıs 2024 | 3.976 Okunma Atatürk tüccarlığı 26 Nisan 2024 | 3.350 Okunma Döner partisi ve ters kelepçe 24 Nisan 2024 | 2.034 Okunma Bu kızlar neden babasız? 22 Nisan 2024 | 6.534 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar