“Tabii, paramız vardı ve peşin parayla üreticiden alıyorduk.
Peşin para ile soğanları kolay topluyorduk...”
Ufak bir tezgâhta yumak, iğne-iplik, tarak, boncuk, tespih gibi
şeyler satan yaşlı adamla tanışmamı ve onun varlıktan yokluğa
düşüşünü itiraf gibi anlatmasına bugün de devam ediyorum...
“12. ayın başlarına doğru çalışanlarımızla birlikte kendi aramızda
toplantı yaptık. Abartmak istemiyorum, piyasada ne kadar soğan
varsa hatta Trakya’da ne kadar soğan varsa hepsini toplama stok
yapma kararı aldık. Neydi amacımız peki? Soğanları toplayıp ne
yapacaktık?
Ne olacak, piyasada daha fazla sıkıntıya sebep verecek ve soğanın
fiyatını biz belirleyecektik. Yani bol para kazanacaktık.
Hatta bunun için Trakya’da birkaç yerde depolar tuttuk. Tabii,
paramız vardı ve peşin olarak üreticiden alıyorduk. Peşin para ile
soğanları kolay topluyorduk. Gün geçtikçe üretici arasında dilden
dile konuşulur olduk. Namımız arttığı için soğanlarını depolarımıza
kendisi getiren üretici dahi oluyordu. Depolarımız başladı soğanla
dolmaya; biz başladık "soğan kralı" olmaya…