“Havuzumuzun doğu cephesindeki
küçük ama lezzetli mor incirler veren ağaçlar o günün
anısıdır...”
Bahçıvanımız ve hanımını, kızına
ve torununa nasıl götürdüğümüzü anlatmaya bugün de devam
ediyorum...
Ben bahçıvanın anlattıklarını
düşünürken, eşim de bakkaldan çıktı; elinde dolu bir poşetle.
“Gelme, gelme!” demesine aldırmadan koşup aldım elinden yükünü.
Bagaja koyarken, kulağıma eğilip:
“Elimiz boş gitmek, ayıp olurdu
elbette” dedi.
“Haklısın. İyi düşünmüşsün.
Doğrusu buydu.”