YouTube’daki ‘İbrahim Selim’le Bu Gece’ programına Melisa Sözen’in çıktığı bölümü izlediniz mi? Moraran gözaltı dolgularından geçirdiği panik ataklara kadar her şeyi anlatıyor. Bunları gazetede yazsak dava açmaya kalkarlar. Aslında bu dizi oyuncularının aşırı açık sözlülüğü, Sözen ile gördüğümüz yeni bir şey değil. Son dönemde kim kendisini bir Instagram canlı yayınına, YouTube programına atsa dili çözülüyor. Nasıl sarhoş olduklarından ilk randevusunda kusan kız arkadaşlarına kadar her şeyi anlatıp çılgınca bir samimiyet fırtınası yaşatıyorlar. O kadar kendilerinden geçiyorlar ki Kutsal Motor’a çıkan Algı Eke gibi rahatlıkla küfür de edebiliyorlar.
Bu isimlerin gazete röportajları ise şöyle prosedürlerden geçiyor: Soruları önden istiyorlar. O sorular menajere gidiyor, aralarından bazıları çıkıyor. “Özel hayat konuşmuyoruz” diye tepeden bakan yazışmalar gerçekleşiyor. Daha sonra yüz yüze ya da e-mail ile fark etmez, o sipariş sorulara hazırlanmış sıkıcı beylik cevaplar geliyor.
Bu şart öne sürülerek “Evet” dendiyse röportajın bitmiş hali tekrar menajere gidiyor, düzeltmelerle geri geliyor. Oyuncumuza kendilerince harika bir imaj çiziyorlar. Bu prosedürlerin dışında röportaj veren ünlüleri ve böyle şartları asla kabul etmeyen meslektaşlarımı tenzih ederim.
Peki sonra ne oluyor? O kalemle çizilmiş imajın sahibi oyuncu, eşinin dostunun programına çıkıp tuvalet maceralarını anlatıyor! Kahvehanede bile zor göreceğiniz lakaytlıkla küfürler eşliğinde saçma sapan anılarını paylaşıyor. Nerede kaldı imaj? Bu oyuncular gazetecinin karşısına gardını alıp otururken, arkadaşının sunduğu programı ev muhabbetleriyle karıştırıp otokontrolü sıfıra indiriyor. Menajerleri bu ‘imaj bozucu’ yayınlar konusunda uyarıyorum ve “Oyuncularınıza sahip çıkın” diyorum.
MESAFESİZ DUYGULAR