Hilal Kaplan Sabah Gazetesi

James Jeffrey, James Jeffrey’e karşı

Hafta başında, ABD Dışişleri Bakanlığı, Rewards for Justice programı kapsamında, PKK liderleri Murat Karayılan, Cemil Bayık ve Duran Kalkan'ın yerini bildirenlere toplamda 12 milyon dolara varan ödül konduğunu...

09 Kasım 2018 | 8.186 okunma

Hafta başında, ABD Dışişleri Bakanlığı, Rewards for Justice programı kapsamında, PKK liderleri Murat Karayılan, Cemil Bayık ve Duran Kalkan'ın yerini bildirenlere toplamda 12 milyon dolara varan ödül konduğunu açıkladı.
2013'e değin YPG'nin varlığını Suriye uzmanları hariç kimse duymamışken, ABD'nin PKK uzantısı bu grubu yüzlerce TIR silahla donatıp, kendi askerî uzmanlarınca eğitip âdeta düzenli bir orduya dönüştürmüş olması sebebiyle, ABD Dışişleri Bakanı Müsteşar Yardımcısı Palmer'ın Ankara'yı ziyareti sırasında yapılan bu açıklamanın altında ister istemez bir 'bit yeniği' aradık.
Nitekim açıklamanın yapıldığı akşam bir TV programına konuk olan Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın şöyle demişti: "Bir kere çok geç kalınmış bir eylem. Bunu yapsınlar olumlu karşılarız; prensipte, ama büyük fotoğraf içinde bu neye tekabül edecek. Bu YPG-PYD angajmanını perdelemek için yapılan bir şey ise zaten 3 gün sonra asıl gerçek ortaya çıkacaktır."
Gerçeğin ortaya çıkması üç gün bile sürmedi. Ertesi gün ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi ve eski Türkiye Büyükelçisi James Jeffrey, "PKK'nın aksine YPG'yi terör örgütü olarak tanımlamıyoruz. Bunu hiçbir zaman yapmadık. Suriye'ye müdahale etmeden önce de yapmamıştık. Türkiye'nin güvenlik endişelerini anlıyoruz. YPG ve PKK arasındaki bağlantılara ilişkin endişelerini anlıyoruz. Bu yüzden çok çok dikkatli davranıyoruz. Öncelikle Türkiye'yi ne yaptığımız ve neden yaptığımız konusunda bilgilendiriyoruz" dedi.
"YPG'yi terör örgütü olarak tanımlamıyoruz" demek Trump'ın ekibinden en çok eski Ankara Büyükelçisi ve yeni Suriye Özel Temsilcisi Jeffrey için zor olsa gerek. Zira bu göreve gelmeden önce defalarca YPG'nin PKK'nın Suriye kolu olduğunu ifade etmiş olan da kendisiydi.
Örneğin, Ocak 2018'de, yani sadece on ay önce, Concil on Foreign Relations'da (CFR) gerçekleşen bir toplantıda şöyle demişti:
"Elimizdekilere bakalım: Türkiye'nin güneyinde, Suriye'de DEAŞ'la mücadele ve kontrol amacıyla, PKK tarafından yönetilen, büyük bir ordu kuruyoruz. Türkiye de her gün buna karşı çıkıyor."
Ya da darbe sonrası, SETA Washington'ın düzenlediği toplantıda şöyle diyordu: "Bir de YPG ve PYD, yani PKK'nın Suriye'deki askerî ve siyasî kanadı problemi var. Esasında Amerikalılar da böyle olduğunu biliyor. Ama DEAŞ'la mücadelede öncelikli müttefikimiz oldukları için ve DEAŞ şu an için öncelik olduğundan ABD, YPG ve PYD ile çalışmaya devam ediyor. Ama bunlara kimin insan gücü aktardığını ve siyasî liderlik yaptıklarını biliyoruz."
Sayın Jeffrey, FETÖ'nün Türk devleti içine nasıl sızdığını ve darbenin arkasında olduğunu da defalarca dile getirmiş, Türkiye dinamiklerini çok iyi bilen bir isim. Mevcut pozisyonun kendi görüşlerinin önüne geçmesini anlamakla birlikte, Türkleri biraz tanıyabildiyse, Suriye'de hem YPG/PKK hem de Türkiye ile birlikte yürünecek bir yolun olmadığını gördüğünü sanıyorum. Umarım Trump'a ve Pentagon'a bunu anlatmakta başarılı olabilir.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Bir imha kampı olarak Gazze 26 Nisan 2024 | 1.327 Okunma Alman Cumhurbaşkanı teftişte... 24 Nisan 2024 | 604 Okunma Kritik Irak ziyareti 23 Nisan 2024 | 1.268 Okunma CHP’nin borçları meselesi 22 Nisan 2024 | 1.756 Okunma Hamas bunu neden yaptı? 19 Nisan 2024 | 1.712 Okunma