Avrupa'nın dinamosu iki ülke, 24 Haziran öncesi ayrı ayrı
Türkiye'ye yaptırımlar uyguladı. İkili ilişkileri, Başkan Erdoğan'a
zarar verme niyetiyle bozdu.
Hollanda ile ilk gerilim, muhalefet partilerinin propaganda
yapmasını sorun etmezken, Ak Partili bakanların büyükelçilikteki
etkinliklerde bile yer almasını engellemesiyle ortaya çıkmıştı.
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu'nun uçağının inmesine izin vermeyip,
Bakan Sayan'ın ziyareti için gelen vatandaşlarımızın üzerine
köpekleriyle saldırmalarını hatırlarsınız. O dönem Başkan Erdoğan,
Hollanda'yı "Nazi artığı ve faşist" diye suçlayarak sert tepki
göstermişti. Ardından iki ülke de büyükelçilerini istişare için
geri çağırdı ve Hollanda Büyükelçisi'nin Ankara'ya dönüşüne izin
vermedi. Hollanda da aylar sonra Ankara Büyükelçisi'ni geri
çektiğini açıkladı.
Aynı Hollanda'nın Dışişleri Bakanı Stef Blok, 11 Temmuz'da NATO
Zirvesi'nde Dışişleri Bakanımız Çavuşoğlu ile görüştü ve ilişkileri
normalleştirmek istediklerini belirtti. Ardından Hollanda Dışişleri
Bakanı, Türkiye Dışişleri Bakanı'na ilişkileri düzeltmek
istediklerine dair bir mektup yolladı ve resmî süreç başladı. İki
ülke büyükelçilerini atayacak ve Blok yakın zamanda Türkiye'yi
ziyaret edecek.
Alman Ekonomi Bakanlığı da, ertesi gün Türkiye'ye yönelik
uyguladığı ekonomik tedbirleri kaldırdığını açıkladı. Buna göre,
Hermes kredilerinde Türkiye'ye uygulanan 1.5 milyar euroluk üst
sınır güncellenecek. Böylelikle Türkiye'ye ihracat ve yatırım yapan
Alman şirketlerinin eli rahatlayacak.
Ayrıca Almanya Dışişleri Bakanlığı da internet sitesindeki
Türkiye'ye yönelik seyahat uyarısını hafifletti. Türkiye'deki
Olağanüstü Hal uygulamasının kaldırılmasına bağlanan bu kararlar
aslında iki ülkenin de, özellikle Amerika'yla gerilen siyasi ve
ticari ilişkilerin ardından 24 Haziran'da da bekledikleri 'ışığı'
görememelerinden kaynaklanıyor.
Usta kaptan fırtınalı havada belli olur diye boşuna
dememişler...