Hikayelerin gücü ve biz!...
Geçmişi ile bizim kadar çetrefilli bir ilişki kuran dünyada başka bir toplum var mıdır, bilemiyorum. Geçmiş, bizde her kesim için az ya da çok tabularla dolu ve genel kabullerin dışına çıkmak...
Geçmişi ile bizim kadar çetrefilli bir ilişki kuran dünyada başka bir toplum var mıdır, bilemiyorum. Geçmiş, bizde her kesim için az ya da çok tabularla dolu ve genel kabullerin dışına çıkmak mahalleden dışlanmak için yeterli bir sebep. Üstüne birde mahalleler matematikteki kesişim kümeleri gibi birçok ortak paydaya sahip olunca ve mahallelerin duyarlılıkları da vakitli vakitsiz değişebildiği için dün övüldüğünüz bir konuda ertesi gün yerilebilirsiniz de.
Toplumların hayata ve düne ait kanaatleri hemen her yerde çoğunlukla gerçeklerden ziyade hikayelere-söylencelere-anlatılara dayanıyor. Bu hikayelerin gerçek olup olmamasının fazla da bir önemi yok, önemli olan bu hikayelerin bize-topluma ne anlattığı ve bizim ne anladığımız.
Hikayeler çoğu kez toplumsal kabulleri destekleyen ve yeniden inşa eden araç konumunda. Bir hikaye toplumun genelinde yaygınlaşıp, genel kabul görürken diğerleri de ötekilerin hikayesine dönüşüyor. Kim daha güçlü bir hikaye anlatabiliyor, toplumsal dinamiklere yön verebiliyor ve besleyebiliyorsa topluma da o yön veriyor.
Siyasi otorite işte tam da burada bir hikayenin itici gücü oluyor çoğu kez. Okul, cami, basın, tv, sinema, tiyatro...