İşten ayrılmayana kıdem tazminatı ödenir mi?

Çalışma hayatının en tartışmalı konularından biri de kıdem tazminatıdır. Çoğu zaman okurlarımızın da en çok sorduğu konuların başında kıdem tazminatı gelmektedir. Her ne...

Çalışma hayatının en tartışmalı konularından biri de kıdem tazminatıdır. Çoğu zaman okurlarımızın da en çok sorduğu konuların başında kıdem tazminatı gelmektedir. Her ne kadar kıdem tazminatı fonu son 10 yıldır ciddi bir şekilde tartışılmaya devam edilse de, işçi ve işveren tarafı henüz konu üzerinde uzlaşmış değil.

Kıdem tazminatı, çalışanların sadece yüzde 10’unun erişebildiği bir hak olarak gündemde kalmaya devam ediyor.

Özellikle işçi tarafından yapılan haklı sebeple feshin, işverence kabul edilmemesi ve konunun yargıya taşınması gibi uyuşmazlıklar her geçen gün artıyor ve yargıda da ciddi bir iş yükü oluşturuyor.

Kıdem tazminatı fonu, İş Kanuna tabi çalışanların tümünü kapsama alacak, çalışanların haklarını korumuş olacaktır.

Mevcut durumda, İşverene ait bir ya da birkaç işyerinde belli bir süre çalışmış bir işçinin, işini kaybetmesi halinde, işinde yıpranması, yeni bir iş edinmede karşılaşacağı güçlükler ve işyerine sağladığı katkı göz önüne alınarak, geçmiş hizmetlerine karşılık işveren tarafından işçiye kanuni esaslar dahilinde verilen toplu paraya ‘kıdem tazminatı’ denilmektedir. Kıdem tazminatının koşulları, hesabı ve ödeme şekli doğrudan İş Kanunlarında düzenlenmiştir.

Kıdem tazminatı, feshe bağlı haklardan olsa da, iş sözleşmesinin sona erdiği her durumda talep hakkı doğmamaktadır. 4857 sayılı İş Kanununun 120’nci maddesi hükmüne göre, yürürlükte bırakılan 1475 sayılı Yasanın 14’üncü maddesinde, kıdem tazminatına hak kazanabilmek için işçinin işverene ait işyerinde en az bir yıl çalışmış olması gerekir.

Kıdem tazminatına hak kazanma noktasında en az bir yıllık çalışma koşulu, İş Kanunu sistemi içinde nispi emredici bir hüküm olarak değerlendirilmelidir. Buna göre, toplu ya da bireysel iş sözleşmeleriyle, en az bir yıl çalışma süresi işçi lehine azaltılabilecektir.

İşçinin işyerinde fiilen çalışmaya başladığı tarih, bir yıllık sürenin başlangıcıdır. Tarafların iş ilişkisi kurulması yönünde varmış oldukları ön anlaşma bu süreyi başlatmaz. Yine iş sözleşmesinin imza tarihi yerine, fiilen iş ilişkisinin kurulduğu tarihin, kıdem tazminatına hak kazanma ve hesap yönünden dikkate alınması gerekir.

İşçinin kıdem hakkı bakımından aranan en az bir yıllık süre, derhal fesihlerde feshin bildirildiği anda sona erer. Kural olarak fesih bildirimi muhataba ulaştığı anda sonuçlarını doğurur. Bildirimli fesihler yönünden ise ihbar öneli süreye dahil edilir.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Doğru Zaman, Doğru Adam, “Recep Tayyip Erdoğan” 19 Mayıs 2023 | 184 Okunma Hamile ve emziren kadınların çalışma koşulları 09 Mayıs 2023 | 150 Okunma Bedava peynir fare kapanında olur 05 Mayıs 2023 | 287 Okunma Türkiye Yüzyılı için doğru adımlar 02 Mayıs 2023 | 169 Okunma Bu sıradan bir seçim değildir! 28 Nisan 2023 | 269 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar