İnsanlar yaratılışta din hissine sahiptir

Avrupalı bir fikir adamı der ki: “Dindarlık büyük bir saadettir. Fakat ben bu saadete kavuşamadım...”    Sual: Hangi milletten olursa olsun, inansın veya inkâr etsin, her insanda inanma duygusu, din hissi var...

Avrupalı bir fikir adamı der ki: “Dindarlık büyük bir saadettir. Fakat ben bu saadete kavuşamadım...” 
 
Sual: Hangi milletten olursa olsun, inansın veya inkâr etsin, her insanda inanma duygusu, din hissi var mıdır?
Cevap: İslâmiyetin meydana çıktığı Arabistan yarımadasında, putlara, heykellere tapılıyordu. Fikirler, çok tanrının varlığına saplanmış idi. Din-i islâm bunun için, şirkin kötülüğü üzerinde çok durmuştur ve bunun için, Müslüman olmak, Kelime-i tevhid ile başlamıştır. İnsanlar yaratılışta din hissine maliktir, sahiptir. Bunun için, Allaha inanmayan kimse, ruh hastası, psikopat demektir. Böyle kusurlu insanlar, büyük manevi bir destekten mahrum olup, pek acınacak bir hâldedirler. Avrupa fikir adamlarından birinin; “Dindarlık büyük bir saadettir. Fakat ben bu saadete kavuşamadım” dediği gibi, bizdeki dinde reformculardan Tevfik Fikret de, Târîh-i Kadîm adını verdiği manzum bir eserinde, Müslümanlık ile ve iman sahibi olmakla alay ettiği hâlde, şairlik ruhundan fışkıran ve önü alınamayan şu şiirinde imanlı olmak ihtiyacını da bildirmiştir:
Bu yalnızlık, bu bir gurbet ki, benzer gurbet-i kabre,
İnanmak! İşte âğûş-i rûhânî, o gurbette.
           ***
Sual: İtikadı bozuk olanların, açıkça, aleni olarak büyük günah işleyenlerin, dinî konularda söylediklerine veya dinî konulardaki şahitliklerine itibar edilir mi, güvenilir mi?
Cevap: Mezhepsizlerin bir kısmı, Ehl-i sünnet olan Müslümanları, müşrik diyerek kötüledikleri için, diğer bir kısmı da Eshab-ı kiramın çoğunu ve üç halifeyi ve hazret-i Aişe'yi açıkça kötüledikleri için, şahitlikleri kabul olmaz.
Açıkça bir büyük günah işleyen veya küçük günah işlemekte ısrar eden, adil olmaz. Bunun şahitliği kabul edilmez. Günahı gizli olanın adaleti gitmez. Yetmişiki bidat fırkasının birinde olmak büyük günahtır. Dürr-ül-muhtârın Tahtâvî haşiyesinde deniyor ki:
“Yetmişiki bidat fırkasından, kâfir olmayanları, ehl-i kıbledir. Bu büyük günahları kalplerinde gizli olduğu için, şehadetleri kabul olunur. Fakat, bunlardan mâcin olanın, yani sapık itikadını başkalarına bulaştırmak çabasında olanın şehadeti kabul olmaz.”
Bir büyük günahı bir kere işleyen veya küçüklerini işlemekte ısrar, devam eden birinin okuduğu ezana güvenilmez. Dinde reformcuların, mezhepsizlerin bildirmeleri de, namaz vakitlerinin ve ramazanın başlamasına delil olmaz.
YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Rüyada Resulullah efendimizi görmek 16 Mayıs 2024 | 259 Okunma İslâmiyet'in yayılmasına hizmet etmek 15 Mayıs 2024 | 66 Okunma Doğru yoldan ayrılmanın sebebi 14 Mayıs 2024 | 105 Okunma Kur'ân-ı kerim, indiği gibi kalmıştır 13 Mayıs 2024 | 16 Okunma Zekâtı verilmeyen mallar 25 Mart 2024 | 331 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar