Darbe mi yoksa darbe bahane mi?
Yalnız olaylar hatırlanır sanırsın. Oysa duyguların da bir hafızası var.Salı günü Bahçeli’nin bağrışı ile kafamı kaldırdım: "17/25 emniyet ve yargı ortaklı darbe girişiminin tekrarını planlayanlara boyun eğersek boyumuz devrilsin, göz yumarsak gözümüz çıksın, eyvallah edersek de kanımız kurusun."
11 yıl oldu. Yeni kuşaklar bilmiyor. 17-25 Aralık 2013’te FETÖ’nün yargı ve polis ayağı, AKP Hükümeti’ne yolsuzluk operasyonu başlattı. Bir grup muhalif FETÖ’yü görmeden sadece yolsuzluğu konuştu. Yandaşlar ise yolsuzluğa bakmadan sadece FETÖ tartışması yaptı. Benim gibi azınlıktaki bir kesim ise yolsuzluğun gerçek olduğunu ancak FETÖ’nün derdinin yolsuzluk değil iktidar savaşı olduğunu anlattı.
Peki MHP o gün neredeydi?
MHP’nin resmi sitesini açtım. 17-25 Aralık’ı konu alan tam 656 sonuç beni karşıladı. Tamamında, MHP, 17-25 Aralık’a destek veriyordu.
O kadar ki…
MHP, "17-25 Aralık Yolsuzluk Süreci ve Cumhurbaşkanlığı Seçimi" isimli bir kitap bile çıkarmış. Önsözünü Devlet Bahçeli yazmış. Şöyle bitiyor: "‘Fakir’ istismarlarına, ‘biçare derviş’ çağrışımlarına karşılık bilinmelidir ki bu millet; 17-25 Aralık’taki tarihin en büyük rüşvet ve yolsuzluk vakasını unutmayacaktır."
21 Ekim 2014’te, Bahçeli, grup toplantısında şöyle konuşmuş: "17 Aralık teorik planda kapatılsa da, maşerî vicdanda hâlâ açık, ahlak ve adalet nezdinde hâlâ kanayan yaradır. Bu yara kabuk bağlamadan, bu illet tedavi edilmeden, 17 ve 25 Aralık zanlıları mahkeme önüne çıkarılmadan adalet zehirli duman olacak AKP’yi boğup atacaktır."
Peki Bahçeli, o gün, 17-25 Aralık’a, darbe mi diyordu? Yanıtı kendi versin:
"17 Aralık soruşturmasının hükûmeti yıkmaya yönelik planlı bir eylemin parçası olduğunu iddia eden yanlı ve taraflı savcı; yazdığı gerekçeli kararın içeriğinde pes doğrusu diyebileceğimiz detaylara yer vermiştir. Camiyi çalan kılıfını çoktan dikmiştir. Hakikaten de mızrak çuvala sığmamaktadır."