İnsülin direnci iğne ile kırılmaz

İnsülin direnci yeniçağın vebası olma yolunda, bu kesin! Yeme içme alışkanlıklarımızın değişmesi, şeker, un gibi işlenmiş karbonhidrat tüketimimizin artması, bunun en önemli...

İnsülin direnci yeniçağın vebası olma yolunda, bu kesin! Yeme içme alışkanlıklarımızın değişmesi, şeker, un gibi işlenmiş karbonhidrat tüketimimizin artması, bunun en önemli nedeni.
İhtiyacımızdan daha fazla yediğimiz, içtiğimiz, yani yeme-içme işini abarttığımız için de bu dirence paçamızı kaptırıyoruz. Tabii ki sorun sadece yeme içme yanlışlarımızla sınırlı değil. Daha önce hatırlatmıştım, aktivite azlığı meselemiz de mühim. Hareket etmiyoruz! Bırakın hareket etmeyi, neredeyse sandalyelere, koltuklara yapışık bir hayat sürüyoruz.
Ve bu iki yanlış genetik mirasımız müsait olmasa bile o direnci patlatmaya yeterli.
Tabii bir de “genetik miras”ımız da uygunsa vay halimize. O zaman sorun 30’lu, 40’lı yaşları bile beklemiyor, 10-15 yaşındaki çocukların yakasına bile yapışabiliyor.
Kanaatime göre her dört çocuk ve gençten, her üç yetişkinden biri insülin direnci problemi yaşıyor ya da bu direncin adayı olma yolunda ilerliyor. Peki bu direnç nasıl kırılacak? Daha doğrusu nasıl yönetilecek?
Bu işin hapı, çöpü, iğnesi var mı? Hemen söyleyeyim, direnci kırmada size yardım edebilecek hap da çöp de var ama etkileri son derece sınırlı. Ne var ki son günlerde bırakın hapı çöpü, bu işi çok pahalı iğnelerle çözmeye çalışanlar da var. Ve hemen söyleyeyim yanlış yapıyorlar.
Çünkü insülin direnci hiçbir zaman hapla, çöple ya da iğne ile kırılmaz, kırılamaz! Yönetilmez, yönetilemez! Hele hele yurtdışından ithal edilen son derece pahalı iğnelerle asla tedavi edilmez, edilemez!

İNSÜLİN DİRENCİ OLANLAR NASIL BESLENMELİ?

İnsülin direnci olan birinin ilk yapacağı şey şeker içeren her türlü yiyecek içecekle ilişkisini düzenlemek olmalı. Bir başka deyişle ister meyvelerden gelen doğal, ister mısır nişastasından elde edilen çakma fruktoz, ister bakkal şekeri; nereden geldiği fark etmiyor, her türlü şekerden uzak durulmalı.
Özellikle “sıvı şeker” meselesi çok mühim. Çay, kahve dahil hiçbir içeceğe şeker eklenmemeli, taze sıkılmış meyve suları bile çok ama çok ölçülü (25-50 ml.) tüketilmeli, diğer meyve sularına ise el bile sürmemeli.
Unlu mamuller için de aynı yaklaşımı göstermeniz lazım. Yani ekmekten, erişteden, şehriyeden, simitten, pilavdan ve un katılmış her türlü yiyecekten uzak duracaksınız. Nişasta zengini besinlerle de aranıza mesafe koymanız lazım. Kısacası fırınlarla, pastanelerle, tatlıcılarla pek görüşmemeniz(!) gerekiyor.
Tahıl ürünlerine de dikkat etmeniz şart. Protein ağırlıklı (et, balık, tavuk, bakliyat, kuruyemişler) seçimler yapmanız, meyve tüketiminizi sınırlayıp bitkisel ürün tüketiminizi ağırlıklı olarak sebzelere kaydırmanız gerekiyor.
Böyle bir beslenme yaklaşımı kanda ani insülin yükselmelerini önlüyor, insülin patlamalarını sınırlıyor.
Neticede kan şekerindeki dalgalanmalar duruyor, yeme atakları, tatlı krizleri, hipoglisemi nöbetleri hemen hemen tümüyle ortadan kalkıyor.

KALICI ÇÖZÜM HANGİSİ?

Önce şunu bilelim: İnsülin direnci tedavi edilebilir bir sorun değil, yönetilebilir bir problem. Eğer akıllı stratejiler uygularsanız o direnci rahatlıkla kırabilirsiniz.
Aynı stratejileri hayatınızın bir parçası haline getirdiğinizde de rahatlıkla yönetebilirsiniz. Bütün mesele problemi doğru anlamakla, doğru çözümler üretmekle ve o çözüm ortaklarını hayatınızın bir parçası haline getirebilmenizle ilgili.
Peki, nedir o çözümler? Bana göre çözümün üç ayrı parametresi var. Birincisi “pankreastan insülin salgılanmasını tahrik etmeyen” yiyecek ve içeceklerden uzak durmak. İkincisi “kanınızda dolaşıp duran o fazla insülini büyük kaslarınızı olabildiğince sık ve uzun süreli kullanarak kaslara emdirmek”, yani iskelet kaslarınızı adeta birer insülin süngeri haline getirmek. Üçüncüsü ise “ilaçlar ve doğal desteklerden istifade etmek”.
Uzun yıllara dayanan insülin direnci tecrübemize güvenerek şunu net ve açık olarak söyleyebiliriz: İnsülin direncinin çözüm sürecini 100 puan kabul edersek, çözümde beslenme değişimleri yaklaşık 50 puanlık bir değere sahip. Düzenli fiziksel aktivite ve aktif yaşam tarzı ise ortalama 30-40 puan civarında bir güç, destek sağlıyor. Doğal destekler ve ilaçlardan sağlanacak yarar ise 10-20 puanı geçmiyor.
Kısacası sadece hapla, çöple, hatta o pahalı iğnelerle çözüm için yola çıkanlar başarılı olamıyor.

İNSÜLİNE DİRENCİ KIRAN AKTİVİTELER HANGİLERİ?

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Hazzı ıskalamayın 09 Mayıs 2024 | 500 Okunma Mükemmel bir iyi yaşlanma hapı: Motivasyon 06 Mayıs 2024 | 523 Okunma Türkiye yaşlanıyor 04 Mayıs 2024 | 1.004 Okunma D3 mü K2 mi 02 Mayıs 2024 | 673 Okunma Ekmek mi şeker mi 29 Nisan 2024 | 1.494 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar