Yeni bir ülkeniz olmasını ister misiniz?
Fransızların ‘akıl dışı bir çağda sivri dilli yeteneği’ olarak tanımlanan ve aynı zamanda bir reklamcı olan romancısı Frederic Beigbeder, günlüklerini topladığı ‘Romantik...
Fransızların ‘akıl dışı bir çağda sivri dilli yeteneği’ olarak tanımlanan ve aynı zamanda bir reklamcı olan romancısı Frederic Beigbeder, günlüklerini topladığı ‘Romantik egoist’ adlı kitabındaki günlüklerinden birinde diyor ki: “En büyük romancılar, yerlerini yurtlarını terk etmeye cesaret edenler. Londra’daki Trinidadlı, Bagnolet’teki Çinli. Ama Naipaul da Xingjian da dilini değiştirmedi. Nabokov, Kurdera, Joseph Conrad çok daha fazlasını yaptılar. Ana dillerinden vazgeçerek yeni bir ülkeyi vatan edindiler: Edebiyatı.”
Elbette vatanımızdan vazgeçmeyelim ama, edebiyatın o muhteşem ülkesini keşfetmeyi deneyebiliriz.
Hayatınızda öyle anlar olur ki yaşadığınız toplumdaki olup bitenlerden, dünyanın gidişatından kederlere kapılırsınız ama niçin hüzünlendiğinizin farkında bile olmazsınız. Tıpkı Heinrich Heine’nin o ünlü dizesinde olduğu gibi: “Bu kadar üzgün olmamın ne anlama gelmesi gerektiğini bilmiyorum.”
Herhalde kendi kişisel hayatımızın kısa bir tarihini çıkarmaya kalksak, yaşanan bunca acının ve hüznün ne anlam ifade ettiğini belki de hiçbir zaman çözemeyiz. İşte böyle anlarda şiir ülkesinde uzun bir yolculuğa çıkmak, ‘Varlık’ ikliminin kapısında çaresizliğimize çare aramak iyi gelir...
Mesela hiç zaman kaybetmeden hemen bugün içinizde bir yolculuğa çıkın, televizyonlarınızı kapatın, gazeteleri unutun, Trump’ın çılgınlıklarını bir günlüğüne