Sadece demokrasi değil, dindarlık algımı
Türkiye bütün İslam ülkeleri içinde en çok demokrasi deneyimine ve bir ölçüde demokrasi kalitesine sahip olan bir ülke. Zira çok partili hayata geçildiği günden bu yana, zaman zaman askeri darbelerle kesilen...
Türkiye bütün İslam ülkeleri içinde en çok demokrasi deneyimine ve bir ölçüde demokrasi kalitesine sahip olan bir ülke. Zira çok partili hayata geçildiği günden bu yana, zaman zaman askeri darbelerle kesilen sancılı süreçler yaşansa da, demokratikleşmede aldığımız mesafe aslında hiç de küçümsenecek bir mesafe değil. En önemlisi de AK Parti iktidarının ilk döneminde, özellikle demokrasi ve hukuksal reformlarda alınan mesafenin, güçlü bir demokratik hafızanın oluşmasını sağlamış olmasıdır. Ancak son dönemde AK Parti’nin, bizzat kendisinin gerçekleştirdiği reformlara sahip çıkmaması, hatta vesayet Türkiye’sinin ‘devlet aklı’nı çağrıştıran bir algının oluşmasına katkı sağlayacak görüntü sergilemesi özellikle dindar kesimler açısından talihsiz bir duruma işaret etmektedir. *** En son çıkarılan Kanun Hükmünde Kararname (KHK) bağlamında yapılan tartışmalar da gösteriyor ki, galiba bizim sadece demokrasi değil, dindarlık algımızda da bir problem var. Öyle ki çok temel hukuki prensipleri bile evrensel normlar içinde tartışamıyoruz. Mesela, 696 sayılı KHK son derece iyi niyetle çıkarılmış olmasına rağmen, hukuk normları açısından arızalar içeren ve ileride çok daha büyük problemlere yol açma ihtimali olan bir kararname. Eminim suhuletle bakıldığında, kararnamedeki sıkıntılı bölümlerin düzeltilmesinin en doğru yol olduğu görülecektir. Ancak eleştiriler karşısında bazı kesimlerin sergilediği tavır ve kullandığı dil endişe vericidir. Aslında tartıştığımız şey, özü itibariyle bir hukuk tekniği olmasına rağmen, tartışmanın ‘vatanseverlik’ ve ‘hainlik’ eksenine sıkıştırılması gerçekten bir talihsizliktir.