Rabia hikayesi için mutlu son mu?
Karar Gazetesi Yazarı Mehmet Ocaktan'ın bugünkü (23.11.2022)'' Rabia hikayesi için mutlu son mu?'' başlıklı yazısı.
“Uluslararası platformlarda darbeci Sisi’yi cumhurbaşkanı olarak kabul etmediğimi söyledim. Benim için Mısır’ın Cumhurbaşkanı Mursi’dir. BM’de onunla (Sisi) aynı masaya oturmadım. Oturursam kendimi inkar ederim.” Bu sözler Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a ait.
Tuhaf şeşler oluyor memlekette…
“Darbeci Sisi” söylemiyle başlayan Rabia hikayesinin Sisi ile el ele bitmesi nedense beni hiç heyecanlandırmadı.
Galiba “mutlu sonlar” pek bana göre değil. Nedense mutluluk gözyaşlarının kapısında sürekli elde mendille beklemek bana çok banal geliyor…
Oysa hikayesi sağlam olan filmlerde her zaman mutlu sonlar olmaz, olursa da ‘Rabia’ filminde olduğu gibi aşksız, heyecansız ve sıradan olmaz…
Maalesef AK Parti özellikle dış politikada epey bir süredir öylesine bir hikaye yazıyor ki doğrusu sanat ve edebiyattaki ‘gerçeküstücü’lere bir taş çıkartır.
Bilindiği gibi ‘gerçeküstücülük’, 1924’te Fransa’da ortaya çıkan, daha sonra dünya sanatına yayılan, alışkanlıkların, geleneklerin ve aklın denetiminden uzak bilinçaltı gerçeklerini vermeyi amaçlayan, bilinen, nesnel gerçekle bağlarını koparıp kendince bir gerçek, bir üst gerçek yaratma amacını güden bir yazın ve sanat akımı. Andre Breton öncülüğündeki Gerçeküstücü akımın en önemli özelliklerinden biri de psikanaliz literatürüne ait “bilinç”, “bilinçdışı” gibi kavramlarla olan yakın ilişkisidir.