'Parti Devleti'nin model ülkesi faşist İtalya
Türkiye’nin Osmanlı’nın son döneminden bu yana zaman zaman kesintiye uğrasa da yaşadığı demokrasi tecrübesi, bugünlere nasıl gelindiğini göstermesi açısından son derece önemli. Özellikle...
Türkiye’nin Osmanlı’nın son döneminden bu yana zaman zaman kesintiye uğrasa da yaşadığı demokrasi tecrübesi, bugünlere nasıl gelindiğini göstermesi açısından son derece önemli. Özellikle Cumhuriyetin kuruluş yıllarında ve sonrasında yaşananlar bugün için birer ibret vesikası olacak niteliktedir.
Cumhuriyet Halk Fırkası, Serbest Fırka deneyiminin ardından İttihat Ve Terakki döneminden beri ayakta kalmayı başarmış olan tüm kültürel ve toplumsal kuruluşları totaliter bir ruhla yasaklayıp kelimenin tam anlamıyla bir baskı rejimi oluşturmuştur. Muhalefet özelliği taşıyan bütün gazete ve dergiler, Türk Ocakları, ulusal direniş hareketinde etkin rol oynamış olan Türk Kadınlar Birliği kapatıldı.
‘Kemalist Parti Devleti’ tarafından yaratılan bu boğucu hava sonucunda, Kemalist ideolojiyi yaymak üzere yeniden oluşturulan basın ve eğitim kurumları seferber edildi. Artık Kemalist Türkiye’nin yepyeni bir ‘parti devleti’ vardı. Erik Jan Zürcher o günlerin Türkiye’sini şöyle tanımlıyor: “Mart 1925’te Takrir-i Sükun Kanunu’nun ilan edilmesinden itibaren Türkiye’nin yönetim biçimi, bir otoriter tek parti yönetimi, açıkçası bir diktatörlüktü.”