Müslüman dünyanın ‘siyasi meşruiyet’ krizi
Müslüman siyaset düşüncesi özü itibariyle iyiliğin ve ahlakın egemen olduğu bir dünya kurmayı önermiştir. Ancak bu tarihsel süreç içinde sadece ahlaki ilkelere indirgenmiş ve halkın katılımını sağlayan bir yönetim modeli oluşturulamamıştır.
Dolayısıyla halkın söz sahibi olmadığı yönetim sistemleri “siyasi meşruiyet” krizinden kurtulamamışlardır. Ne zaman bir meşruiyet krizinden söz edilse, hemen bütün Müslüman düşünce insanları Kur’an’da “şura” prensibinin bulunduğunu ve dolayısıyla İslam’da katılımın esas olduğu tezini ileri sürmüşlerdir. Ancak biliyoruz ki Kur’an’ın Şura prensibi hemen hiçbir dönemde hayata geçirilememiş ve Hz Peygamberin vefatından sonra da özelliğini kaybetmiştir. Prof. Dr. Ahmet Akbulut Şura konusunda çarpıcı bir tespitte bulunuyor: “Ahmet Naim bu duruma dört halife döneminden şu örnekleri vermektedir: Halife Hz. Ebubekir, isyan hareketlerinde çoğunluğun görüşüne uymamıştır. Hz.