Keşke siyasetin dili daha eğlenceli olab
Son dönemde siyasi liderlerin siyaset dilinin ve üsluplarının giderek daha sert, dışlayıcı, ayrıştırıcı ve gergin bir biçimde sürmesi, toplumun bütün kesimlerini derinden etkilemekte ve kutuplaşmayı...
Son dönemde siyasi liderlerin siyaset dilinin ve üsluplarının giderek daha sert, dışlayıcı, ayrıştırıcı ve gergin bir biçimde sürmesi, toplumun bütün kesimlerini derinden etkilemekte ve kutuplaşmayı derinleştirmektedir. Toplumdaki bu çatışma ikliminin yumuşaması için öncelikle siyasetçilerin dilindeki keskinliğin giderilmesi ve daha hoşgörülü bir ortamın oluşturulması zarureti bulunmaktadır. Maalesef siyasetin söylem dilindeki bu gerginlik yıllar içinde kalıcı hale gelmekte ve siyasette kalite kaybına da yol açmaktadır. Çok uzağa gitmeye gerek yok, Türk siyaset tarihinin son elli yılındaki fotoğrafa baktığımızda, siyaset kültürünün giderek irtifa kaybettiğini görmek mümkün. Kuşkusuz siyasi liderlerin özellikle birbirleriyle olan ilişkilerinde, her dönemin şartlarına göre zaman zaman gerilimler oluşmuş, ama bu durum asla kalıcı bir düşmanlığa dönüşmemiştir. Zaten siyasetin doğası gereği liderlerin birbirlerini eleştirmeleri, hatta iğneleyici üsluplar kullanmaları son derece normaldir. Önemli olan bunu yaparken siyaset kültürünün ve Türkçenin imkanlarını kullanarak siyasi bir zenginlik oluşturabilmektir. *** Geçmişteki siyasi liderlerin birbirleriyle olan atışmalarındaki o hiciv ve taşlamaları bugün bile tebessümle hatırlıyoruz. Eminim yaşı müsait olanlar, ya da yakın tarihimizde kısa bir arşiv yolculuğu yapanlar eski siyasi liderlerden Süleyman Demirel, Bülent Ecevit ve Necmettin Erbakan gibi liderlerin siyasi literatürümüze giren esprili ifadelerini, söylemlerini hatırlayacaklardır. Mesela Demirel’in adeta bir darbımesel haline gelen ‘Dün dündür bugün bugündür.