Hukuk yoksa halk da, yönetici de güvende
Hukuk ve adalet ilkesi dinin en temel esaslarından birisidir ve doğrudan Kur’an’ın emridir. Yani Kur’ani mesajda bireysel ibadetlerin dışında toplumsal manada yönetimde adaletin tesis edilmesi ve zulmün önlenmesi en açık...
Hukuk ve adalet ilkesi dinin en temel esaslarından birisidir ve doğrudan Kur’an’ın emridir. Yani Kur’ani mesajda bireysel ibadetlerin dışında toplumsal manada yönetimde adaletin tesis edilmesi ve zulmün önlenmesi en açık şekilde emredilmiştir. Yönetimin şekli ve ismi ne olursa olsun, adaletli bir yönetim oluşturmayan yöneticiler zalim olarak tanımlanmışlardır. Ancak hemen belirtmek gerekiyor ki İslam toplumlarının tarihsel tecrübe pratikleri, Kur’an’ın tarif ettiği İslam istikametinde değil, geleneksel İslam kültürünün çerçevesi içinde şekillenmiştir. Bu yüzden de İslam toplumlarının hemen hiçbirinde Kur’an ve Sünnetin evrensel mesajını esas alan adaletli bir yönetim modeli oluşturulamamıştır. Çünkü din üzerine bina edildiği iddia edilen bütün İslami devlet yapıları dinin asıllarından çok, İslam kültürünün ürünüdür. Bugün İslam ülkelerinde demokrasiye itiraz edenler, aslında hukuka, adalete ve Kur’an’da net bir şekilde belirtilen bireysel özgürlüklere itiraz etmektedirler. Şunu açıkça ifade etmek gerekiyor ki kafalarındaki “İslam devleti” hayali de kelimenin tam anlamıyla despotik bir modeldir. Bu modelde yöneticiyi bağlayan hiçbir hukuki kural ve toplumun denetlemesi süzkonusu değildir. Çünkü devletin başında olan kişi, “biat”ın verdiği yetkiyle topluma karşı değil, Allah’a karşı sorumludur.