Din-hukuk-siyaset ve ahlâk
Modern siyaset teorisinde devletin meşruiyet kaynağı hukuktur. İnsanın, hak ve yükümlülükleri olan ve toplum halinde yaşamak zorunda olan bir varlık olduğu düşünüldüğünde, din, hukuk, siyaset ve...
Modern siyaset teorisinde devletin meşruiyet kaynağı hukuktur. İnsanın, hak ve yükümlülükleri olan ve toplum halinde yaşamak zorunda olan bir varlık olduğu düşünüldüğünde, din, hukuk, siyaset ve ahlâk arasındaki ilişkinin hayati bir önem taşıdığı daha iyi anlaşılacaktır. Genel olarak hukuk, ilkeler koyar, bir başka deyişle ilişkilerdeki asgari sınırı belirler. Doğası gereği de yüzü biraz soğuktur. Tarihin bütün dönemlerinde din bilginleri, filozoflar, hukukçular, fikir insanları devletin ve toplumun ahlaki temelleri konusunda farklı analizlerde ve değerlendirmelerde bulunmuşlardır. Mesela, ‘olan’ hukuk ile ideal olan yani ‘olması gereken’ hukuk arasında kesin bir ayrım yapan pozitivistler her türlü değer ve ahlak kavramını dikkate almayı tercih etmemişlerdir. *** İngiliz hukukçu John Austin hukuk ve ahlakın ayrılması gerektiği yönünde kaba bir pozitivizmi savunurken, Herbert Lionel Hart aynı iddiayı sürdürmekle birlikte hukukla ahlakı bütünüyle ayırma konusunda mütereddittir. Hart’a göre hukukta bazı ahlaki değerler yer alabilir, ancak hukukun kendi dinamikleri olmalıdır ve hukuk kendi düzenini kendi inşa etmelidir, dolayısıyla tanrı iradesine ve ahlaka gitmeye gerek yoktur. Sonuçta hukuk normlardan müteşekkildir ve kendi düzenini kendisi inşa edebilir. Doğaya, Tanrı iradesine ve ahlâka gitmeye gerek yoktur.