Demokrasinin zaafları var, ama alterna
Herhalde kabaca bir tarif yapmaya kalksak ‘demokrasi, insanların kendi kendilerini yönettikleri bir sistemdir’ diye tarif ederiz. Halkın kendi kendisini yönetme düşüncesini ete kemiğe büründürebilmek için farklı bir...
Herhalde kabaca bir tarif yapmaya kalksak ‘demokrasi, insanların kendi kendilerini yönettikleri bir sistemdir’ diye tarif ederiz. Halkın kendi kendisini yönetme düşüncesini ete kemiğe büründürebilmek için farklı bir anayasanın inşasına ihtiyaç bulunmaktadır. Hemen belirtmek gerekiyor ki demokrasi bir hayat tarzı değil, farklı kanaatlere ve hayat tarzlarına sahip insanların bir arada yaşamasını mümkün kılan bir yöntemdir. Ve de demokrasi siyasi içerikli bir kavramdır. Yönetimin meşru olabilmesi için de, halk tarafından seçilmiş olması şarttır. Tarihin hemen bütün dönemlerinde, demokrasinin ne olduğu konusunda uzun felsefi tartışmalar yapılmış ve doğal olarak farklı teori ve yaklaşımlar ortaya çıkmıştır. Mesela Roland Drowkin demokrasiyi “çoğunlukçu demokrasi” ve “ortaklık demokrasisi” olarak iki kategoride değerlendirmektedir. Çoğunlukçu demokrasiyi “Halkın çoğunluğu halkın geri kalan kısmını yönetmelidir” şeklinde tarif eden Drowkin, Ortaklık demokrasisi anlayışını ise, halkın kendi kendini yönetmesini bir şirketteki veya ortaklıktaki ilişkiye benzetmektedir. Nasıl ki bir şirkette yönetici olarak seçilenler sadece kendilerini seçenler için değil bütün ortakların çıkarını sağlamaya yönelik kararlar alıyorlarsa, ortaklık demokrasisinde de yönetici olarak seçilenler toplumun tamamını gözeten kararlar almak zorundadırlar. Çoğunlukçu açıdan ele alındığında, demokrasinin adaletten çok farklı bir yerde konumlandığını belirten Drowkin “Demokratik bir rejim fazlasıyla adaletsiz olabilir; çünkü, herkese ifade hürriyeti ve eşit oy hakkı tanınmakla birlikte, siyasi çoğunluk sahip olduğu hakim pozisyon sayesinde, örneğin ekonomik kaynakların adaletsiz biçimde dağıtılması ve ülkede yoksulluğun ortaya çıkmasıyla sonuçlanan kararlar alabilir.