Aklın ihmali ya da hurafenin iktidarı
Karar Gazetesi Yazarı Mehmet Ocaktan'ın bugünkü (28.11.2022)''Aklın ihmali ya da hurafenin iktidarı'' başlıklı yazısı.
Müslüman toplumlarda aklın ihmal edilmesiyle başlayan süreç, sonuçları itibariyle bu toplumların geri kalışlarının da tarihi haline gelmiştir. Oysa biliyoruz ki Kur’an doğrudan aklı muhatap alarak öneriler getirmiş ve insanı bizzat kendi varlığı üzerinden özgür kılmıştır.
Ancak aslolan sadece akıldan mahrum olmak değil, aklın vesayetten kurtulmasıdır. Kant’ın da ifade ettiği gibi vesayet bir insanın bir başka insanın nezareti olmaksızın kendi idrak kabiliyetini (understanding) kullanamama iktidarsızlığıdır. Bu vesayet, vesayetin sebebi akıldan mahrumiyette değil, aklı bir başkasının nezareti (direction) talimatı olmadan kullanma karar ve cesaretinin yokluğunda, insanın kendi kendisini maruz bıraktığı bir vesayettir.” (Emmanuel Kant, Aydınlanma nedir, Liberal Düşünce, 2005)
Tarihin belli dönemlerinde aklı ve bilimi esas alan Müslüman toplumlar hem dini ilimlerde hem de beşeri ilimlerde önemli merhaleler kaydetmişler ve güçlü bir medeniyet iklimi oluşturmuşlardır. Maalesef bu pırıltılı yılların ardından akıl ve müspet bilimlerle bağları zayıflayan Müslüman dünya, giderek hurafeci akla teslim olmuş ve doğal olarak gerileme kaçınılmaz hale gelmiştir.