Tek ebeveyn olmak

Değerli, okuyucular yalnız ebeveynlik,  ebeveynin tek başına çocuklarının bakımından sorumlu olduğu ve ailenin reisi olduğu ailedir. Literatürde ‘tek ebeveynli aile’ olarak da geçer. Boşanma, ölüm...

Değerli, okuyucular yalnız ebeveynlik,  ebeveynin tek başına çocuklarının bakımından sorumlu olduğu ve ailenin reisi olduğu ailedir. Literatürde ‘tek ebeveynli aile’ olarak da geçer. Boşanma, ölüm, terk etme, evlilik dışı hamilelik, ebeveynlerden birinin hapiste olması, evlat edinme, uzak yerde askerlik ya da savaş durumları yalnız ebeveyn olmayı oluşturan durumlardır. 

Yalnız ebeveynlerin ilk üç yılı en stresli zamanlardır. Stresi oluşturan en yoğun nedenler, maddi ve sosyal durumların yeniden yapılanma süreci olmasından kaynaklanır. Başarılı bir yalnız ebeveynin ön koşulu özgüveninin tekrar onarılması gerekliliğidir. Yalnız ebeveynler çocuk büyütürken  çeşitli zorluklarla karşılaşırlar. Eski eşler ile çocuklar arasında sınır ve çekişme sorunları yaşanabilir. Ziyaret ve yatılı kalma ile ilgili sıkıntılar ortaya çıkabilir. Çocuğa sınır koyma ile ilgili zorluklar sebebiyle sıklıkla çocuklarda davranış problemleri görülür. Bütünlüğünü korumuş ailelerin çocuklarına göre iki kat daha fazla duygusal ve davranışsal problemler yaşanabilir. Rol belirsizlikleri de üstesinden gelinmesi gereken başka bir engeldir. Bazı aile üyelerine fazladan stres ve iş yükü binmesine sebep olabilir. Çocuk ve ebeveyn arasında roller değişebilir. Örneğin bazen evin büyük çocuğuna fazla sorumluluk yüklenebilir. 

Özellikle boşanma sonrası durumlarda okul başarısı ile ilgili zorluklarla karşılaşılır. İlk 18 ayda çocuklarda fark edilir şekilde akademik zorluklar gözlemlenir. Özellikle erkek çocuklarında okula devamsızlığa sık rastlanır. Çocukların kimlik edinimiyle ilgili de sıkıntılar olabilir. Güçlü bir kimlik geliştirmekte ve karşı cinsle ilişkilerde çocuklar zorluk çekebilir. 

Yalnız olan ebeveyn kadın ise maddi olarak ciddi sıkıntılar yaşayabilir. Özellikle kadınlar yeterli miktarda ya da hiç nafaka alamadıkları durumlarda, bu durum onları ev idaresi ve çocukların ihtiyaçları konularında oldukça zora düşürür. Karşılaşılan diğer bir zorluk da duygularla bağlantılıdır. Ebeveyn ve çocuklar tarafından sıklıkla ifade edilen hisler ümitsizlik, suçluluk, çaresizlik, keder, özlem, hüsran, depresyon ve inişli çıkışlı karşıt duygular içerir. Bu duygular geride kalan eş ya da ebeveynle sorunları çözmemiş olma farkındalığıyla birlikte gelir. İhtiyaç duyulan kişiye ulaşamama ya da yeterli şekilde ihtiyacı giderememe bu duyguları daha da karmaşık hale getirir. Zamanla bu duygular artar ve yoğunlaşır. Bu durum hem ebeveynin hem de çocukların iç dünyası açısından yaşam süreçlerinde farklı sıkıntılar olarak onlara yansır. Parçalanmış aile gözüyle, önyargılı tutumlarla karşılaşmaları da oldukça sıkıntılı durumlardandır. Okul vb. ortamlarda çocukların olumsuz bir şekilde etiketlenme durumu olabilir ve bu durum çocuğu ve ebeveyni oldukça zor durumda bırakabilir. Baba evine dönmek durumunda olan anneler için çocuğunu yetiştirmek oldukça zor hale gelir. Sınır, disiplin ve sorumluluk verme gibi konularda aile büyükleriyle ciddi sıkıntılar ortaya çıkabilir. Baba-kız ya da anne-erkek çocuk kalma durumlarında farklı duygusal, cinsel ve sosyal gelişim konularında yeterli ve sağlıklı destek olamama durumları da söz konusu olur. 

Ergenlik döneminde  tek ebeveyn olmak daha zordur. Anne babadan birinin vefatı sonunca tek ebeveynli ailede büyüyen ergenlerin okul başarıları, cinsiyet özellikleri, duygu halleri, iş yaşamları bu kayıptan etkilenmektedir. Anne babadan birinin kaybı bazı yönleriyle boşanmış ebeveynlere benzemekle birlikte vefat durumunda bir daha geri gelmeyecek, ileride iletişim kurulamayacak, haber alınamayacak bir durumun olması ergenin çaresizlik, yarım kalmışlık, özlem, hislerini güçlendirir. Çocukların, ergenlerin baba/anne boşanmasındaki duyguları olumsuz ve kızgınlık iken, vefata bağlı ayrılık da ise daha farklı olabilmektedir (özlem, pişmanlıklar, yarım kalma hissi, geçici kızgınlık ve öfke…) Ergenlerde, anne ya da baba kaybından sonra yas döneminin geçmesine rağmen geçmeyen öfke, kızgınlık, depresyon görülebilir. Hayatta kalan ebeveyni kıskanmak, kızmak, korumaya çalışmak ya da vefat eden ebeveynle özdeşim kurmak ve onun yerine geçme çabaları gözlemlenebilir. Babalarını kaybetmiş erkek ergenler daha saldırgan olabilir Babalarını kaybetmiş erkek ergenlerin daha saldırgan tutum ve davranış sergiledikleri yapılan çalışmalarla ortaya konmuştu. Eğer baba kaybı ergenlikten erken yaşlarda yaşandıysa, erkek figürü yeterince yerleşmediği için erkeklikle ilgili benlik algısının yeterince gelişmediği, bağımlı kimlik yapısına yatkınlık, daha az saldırgan davranışlar ve akranlarla uyum sorunları yaşadıkları yine yapılan çalışmalarda gösterilmiştir.(Mandar, Murray&Joyner, 2005). Erken dönemde babasını kaybeden erkek çocuklar için ailede abi ya da aileye yakın aile büyüğünün varlığı erkek figürünün sağlıklı beslenmesine destek olacaktır. Babalarını kaybetmiş kız ergenler daha erkeksi özellikler sergileyebilirler. Babanın olmamasının kızlar üzerindeki etkisi ise tam tersidir. Anneleri tarafından büyütülen kız ergenlerin daha erkeksi özellikler kazandıkları ve ileride karşı cinsiyetle kurdukları ilişkilerde zorlanabildikleri saptanmıştır. 

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Hipnoz ve hipnoterapi 05 Şubat 2023 | 129 Okunma Borderline kişilik örgütlenmesi 22 Ocak 2023 | 116 Okunma Tüm yönleriyle depresyon 08 Ocak 2023 | 209 Okunma Çocukluk çağı travmaları bugünü nasıl etkiler? 25 Aralık 2022 | 171 Okunma Sınavlarda çok heyecanlanıyorum 11 Aralık 2022 | 159 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar