Nereye kadar?

Erdoğan cumhurbaşkanı seçildikten sonra başbakan ve hükümet üzerindeki dominant ve müdahaleci tavrını sürdürmesinin izahını “Ben devletin başıyım ve halkın oylarıyla seçildim”...

Erdoğan cumhurbaşkanı seçildikten sonra başbakan ve hükümet üzerindeki dominant ve müdahaleci tavrını sürdürmesinin izahını “Ben devletin başıyım ve halkın oylarıyla seçildim” diyerek yapmaya çalışıyor.
Sistemdeki arızayı anlatırken, MİT’in ve Genelkurmay’ın kendisine değil, Başbakana karşı sorumlu kılınmış oldğunu örnek verirken, oysa bu kurumların devlet başkanı ve başkomutan olarak kendisine bağlı olması gerektiğini söylüyor.

Mevcut durumun devlette çift başlılığa yol açtığını ifade ederek, “Başkanlık bunun ortadan kaldırılması için kaçınılmaz şart” diyor.

Bunları, kendi getirdiği Davutoğlu’nu çekilmek zorunda bıraktığı sürecin ardından söylüyor.

Oysa ona genel başkanlık ve başkanlık yolunu açarken, “Emanetçi başbakan istemiyorum” demiş, “Güçlü cumhurbaşkanı-güçlü başbakan” formülünden yana imiş gibi bir görüntü ve izlenim vermişti.

Ancak gelinen noktada bunun konjonktürel bir taktik olmaktan öteye gitmediği ortaya çıktı.

Davutoğlu’nun bir taraftan zahirde Erdoğan’la ters düşmeden, onunla uyum içinde işi götürmeye çalışırken diğer taraftan “güçlü” ve inisiyatif kullanan bir başbakan olma gayretinin işaretlerini verdiği bir sürecin geldiği yer burası oldu.

Hassas ve kritik konulardaki görüş ve yaklaşım farklılıkları su yüzüne çıkarak biriktikçe, bu sonucu doğuran sebepler de yığıldı.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Yüreği yananlar 27 Mayıs 2018 | 2.216 Okunma Gençlere tavsiyelerimiz 13 Mayıs 2018 | 461 Okunma Gençlerle yeni ufuklara açılırken 06 Mayıs 2018 | 339 Okunma Hanımlardan Üstada: Evimiz medrese-i nuriye oluyor 29 Nisan 2018 | 327 Okunma Hüseyin Görmenoğlu 22 Nisan 2018 | 245 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar