Balköpüğü

İmkânı yoktu çalışmasının. Bilgisayar ekranının sağındaki boşluktan belki beş yüzüncü kez Ebru’nun gözlerinin rengini anlamaya çalıştı. “Balköpüğü...

İmkânı yoktu çalışmasının. Bilgisayar ekranının sağındaki boşluktan belki beş yüzüncü kez Ebru’nun gözlerinin rengini anlamaya çalıştı. “Balköpüğü dedikleri renk bu olmalı” diye düşündü.

Çalışmasının imkanı yoktu da sanki başka bir şey yapmasının imkanı var mıydı? O gözler orada öylece dururken, o eller öylece orada… Bir kafenin duvarında gördüğü o güzel kızın fotoğrafının altındaki yazıyı hatırladı: “Lütfen dünyamızı terk edin.”

Dünyada değildi ki terk etsin.

Ofisten birlikte çıktılar. “Üsküdar’a mı geçiyorsun?” diye sordu Samet, “ben de bir arkadaşımla buluşacağım da, istersen birlikte geçelim diyecektim.”

Üsküdar yalandı tabii. Kırk beş dakika, belki trafiğe göre 1 saat daha Ebru’nun gözlerini görebilme ihtimali için söylenmiş bir yalan.

Çiçek Pasajı’nın içinden geçerek İstiklal’e çıktılar birlikte. Vardan yoktan konuşarak meydana geldiler. Sağa kıvrılıp Beşiktaş dolmuşlarından birine bindiler. Ebru’nun “saçmalama ya” demesine aldırmadı Samet, iki kişilik uzattı ücreti.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Bu başarı hepimizin 07 Mayıs 2024 | 738 Okunma İsmailağa buluşması: Sahi nedir bu Halidilik meselesi? 05 Mayıs 2024 | 1.976 Okunma İsmailağa buluşması 04 Mayıs 2024 | 1.814 Okunma Sosyal çürüme yazıları 6: Gösterişli sefalet cumhuriyeti 30 Nisan 2024 | 3.475 Okunma Bi şey yapmalı! 28 Nisan 2024 | 417 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar