Pazar yazıları -19-

Sevgili Peygamberimiz aleyhisselam, bir hadis-i şeriflerinde; "Ameller niyetlere göredir. Kişi için niyet ettiği vardır. Hicreti Allahü tealaya ve Peygamberine olan kişinin hicreti Rabbine ve Peygamberinedir. Dünya için hicret eden ise...

Sevgili Peygamberimiz aleyhisselam, bir hadis-i şeriflerinde; "Ameller niyetlere göredir. Kişi için niyet ettiği vardır. Hicreti Allahü tealaya ve Peygamberine olan kişinin hicreti Rabbine ve Peygamberinedir. Dünya için hicret eden ise, onu elde eder. Veya bir kadın için hicret eden, onunla evlenir ve hicreti de ettiği şeyedir" buyurur. Bu hadis-i şerifi Hazreti Ömer (radıyallahü anh) efendimiz rivayet etmiştir.


İslamiyet, ‘nasıl’dan ziyade ‘niçin’e endekslidir. İbadetlerin bile niçin yapıldıkları önemlidir; şayet Allahü teala için değilse, hepsi boş yere zahmet çekmektir. Sehl bin Abdullahi Tüsteri (kuddise sirruh); "niyet, kalbe gelen ilk düşüncedir" der. Dolayısıyla; kalbe gelen bu ilk düşünce, iradenin, azmin, himmetin ve kastın meydana gelişindeki ilk sebeptir.


Nitekim, Cenab-ı Hakk bir kudsi hadiste; "Ben sizin yüzlerinize ve ne yaptıklarınıza değil, kalplerinize, yani onları niçin yaptığınıza, ne niyetle yaptığınıza bakarım" buyurur. Bundan dolayıdır ki; bizim dinimizde, kişinin niyeti yaptığı işten üstündür anlayışına göre hareket edilir.


Tasavvuf yolunda esas olan nefis muhasebesidir. Peygamber Efendimiz aleyhisselam; "Hesaba çekilmeden önce nefislerinizi hesaba çekiniz!" tavsiyesinde bulunur.


Muhyiddin-i Arabi hazretleri, niyet adamlarının kutuplarından Ebu Abdullah bin Mücahid ile Ebu Abdullah bin Kassum (kaddesallahü teala esrarehüma)nın bu husustaki hâllerini yazar ve akabinde de kendi hâlini zikreder:


"...Bizim şeyhlerimiz, konuştukları ve yaptıkları işlerden dolayı nefislerini hesaba çeker ve onları bir deftere yazarlardı. Yatsı namazı geçip evlerine kapandıklarında ise nefislerini hesaba çekerler, defterlerini getirir gün boyunca kendilerinden ortaya çıkan söz ve amellere bakar, her amelin karşısına hak ettiği şeyi koyarlardı. Amel bağışlanmayı dilemeyi gerektiriyorsa, bağışlanma isterler, tövbe gerektiriyorsa tövbe ederler, şükretmeyi hak etmişse şükrederlerdi. Böylece o gün yaptıkları bütün amelleri karşılaştırır ve sonra uyurlardı... Biz ise, bu noktada düşüncelerimizi de kaydetmeyi ekledik. Böylece söz ve fiillerimize ilave olarak nefislerimizin bize söylediği ve düşündüğü şeyleri de yazıyor, nefsimi yatsıdan sonra onlar gibi hesaba çekiyordum. Defteri getirip nefse gelen ve nefsin içinden konuştuğu bütün düşünceleri; bunlardan duyuya gözüken söz ve fiilleri, bu düşünce ve konuşmada nefsin niyetlendiği her şeyi değerlendiriyordum. Böylece gereksiz şeylerle ilgili düşünce ve ilgiler azalmış, sadece gerekenler kalmıştır."


Niyetin halis olmasıyla; tasavvufun gayesi ihlas elde edilmiş olur ve böylece yapılan ibadetlerin lezzeti hissedilir. Malum; İslamiyet üç kısımdır; ilim, amel ve ihlas... İlk ikisi zahir ilimlerin âlimlerinden tahsil edilir; üçüncüsü olan ihlas, yani her şeyi yalnızca Allahü teala için yapmak, ancak kalp mütehassıslarından-Hakk adamlarından (yokluklarında ise, onların kitaplarından) tahsil edilir.


Ya Rabbî, niyetlerimizi ıslah eyleyip halis niyette bulunmamızı nasip kıl. Amin!....

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Siyasette algı savaşları -2- 08 Mayıs 2024 | 64 Okunma Siyasette algı savaşları -1- 06 Mayıs 2024 | 149 Okunma Seçim analizi -9- 04 Mayıs 2024 | 53 Okunma Seçim analizi -8- 01 Mayıs 2024 | 193 Okunma Seçim analizi -7- 29 Nisan 2024 | 342 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar