Suriye masasından bizi kim tasfiye eder?

Hükümet, ABD'ye PKK ile YPG'nin aynı olduğunu ve son Ankara saldırısının arkasında da söz konusu örgütün olduğunu anlatmaya çalışıyor. Bu arada 200'ü aşkın akademisyen ve gazeteci ise...

Hükümet, ABD'ye PKK ile YPG'nin aynı olduğunu ve son Ankara saldırısının arkasında da söz konusu örgütün olduğunu anlatmaya çalışıyor. Bu arada 200'ü aşkın akademisyen ve gazeteci ise Suriye'deki ateşin temel sorumluluğunu iktidara bağlayan bir bildiri yayımladı.
Güneydoğu'da "devletin halka katliam" yaptığını savunan önceki akademisyen bildirgesine benzer şekilde. Son bildiride Türkiye'nin Azez'deki YPG mevzilerini bombalaması güneydoğunun ilçelerinde yapılan terörle mücadele ile eşdeğer görülerek eleştirilmiş.
Demokratik bir sistemde savaş karşıtı bir söylemin gündeme gelmesi normaldir. Ancak devletin güvenlik ve terörle mücadelesi seçeneklerini Hükümetin ülkeyi savaşa sokmak için kendi kurduğu "kapan" olarak görmek daha ileri bir nokta. Muhalif olduğu kadar ideolojik ve çıkış önermeyen bir tutum.
Bu tutum, "Esed ile anlaşın", "PKK ile müzakere edin" kolaycılığının Türkiye için Suriye krizinin ürettiği sorunlardan kolayca bir çıkış olacağı iyimserliğinin zaafıyla malul. Suriye'deki sıkışmışlık teslimiyetle aşılamaz. PKK -PYD tehdidini AK Parti'nin iktidar hırsına bağlamak Türkiye'nin uzun vadeli güvenlik çıkarlarını yok sayma konumu üretmemeli. Bu konuma düşülmesinin sebebi Suriye iç savaşının Türkiye devletinin önüne çıkardığı temel varoluşsal sorunlar ile Hükümetin politika tercihlerinin değerlendirilmesinin birbirine karıştırılması. AK Parti iktidarından kurtulma isteği muhaliflerin gözlerini kamaştırıyor. Bu da rasyonel politika seçeneklerinin tartışılmasını engelliyor. Değişen pozisyonların farkına varılmıyor ve makul sözler ihanet söylemi ile bastırılıyor.
İsterseniz bir örnek de CHP'den vereyim. Daha önce defalarca Kuzey Suriye'de tampon bölge kurulmasına "aynı şey bizim ülkemizde olsa kabul eder miyiz" diyerek karşı çıkan CHP genel başkanı Kılıçdaroğlu bugün 10 km'lik bir tampon bölgeye sıcak bakar hale gelmiş. Ancak Deniz Baykal'ın Halep'in düşmesinin Türkiye'ye ne kadar zarar vereceğine işaret etmesi ve YPG'nin vurulmasını onaylaması partisinden sert tepki aldı. Halbuki Baykal'ın yaptığı AK Parti Hükümeti'ni eleştirmekle devletin kalıcı menfaatlerini savunma arasındaki farka vurguydu. İşte Hükümetin Ortadoğu- Suriye politikasını eleştirenlerin sıklıkla düştüğü bir hata var. Nasıl yönetildiği bir yana Suriye krizinin Türkiye'ye oluşturduğu tehlikeler (mülteci krizi, PKK- PYD oluşumu, terör saldırıları vs.) ülkedeki herkesin sorunudur.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Yeni gelişmeler normalleşmenin seyrini nasıl etkiler? 17 Mayıs 2024 | 1.247 Okunma Değişim ama nasıl? 14 Mayıs 2024 | 162 Okunma Yeni Anayasa tartışması neden kaçınılmaz? 11 Mayıs 2024 | 99 Okunma CHP ve İyi Parti rol mü değiştiriyor? 10 Mayıs 2024 | 279 Okunma Kılıçdaroğlu mirası, Özel’in zorluğu 07 Mayıs 2024 | 250 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar