“Yetmişinde mısır satmak zorunda
olan bir ihtiyar daha veda etmişti bu vefasız dünyaya...”
Tatile gittiğimde rastladığım ve
konuşmamdan benim Kütahyalı olduğumu anlayan ihtiyar mısırcı ile
karşılaştığım hatıramı anlatmaya bugün de devam ediyorum...
Yıllar sonra bir tanıdığını
görmenin hasretiyle sevinçten çocuklar gibi deliye dönmüştü Akif
Abi… Onun o sevincini yüreğimin coşkusuyla yaşarken hatırıma Gurbet
Hikâyelerinde okuduğum Eskici hikâyesi geldi… Aynen o duyguyu
yaşadım.
Biz de Mısırcı Akif Abi ile bir
haftalık tatil boyunca yirmi beş yıllık hasreti giderdik muhabbet
yaptık. Sohbetimizde ölenler, emekli olanlar; spor sanat siyaset
her şey vardı. Ona her zaman yanımda bulundurduğum son çıkardığım
birkaç şiir ve hikâye kitabımdan imzalayıp hediye ettim. Kitapları
eline alınca önce şöyle bir evirdi çevirdi her birini teker teker
öptükten sonra elini omuzuma koyup;
-Şimdi sen bi de Nöbetçi Şair mi
oldun? Len tabii ki yakışır kardeşime. Sen...