“Mustafa Güneş Abinin İskilip’te
büyücek bir manifatura mağazası vardı, derdi yoktu paradan
yana...”
1994-95 yılları. Çorum’a belgesel
çekiyoruz. İhlas Öğrenci Yurduna da uğramış, Rahmetli Mustafa
Güneş’in çayını içmiştik. "Bize tavsiye edeceğiniz temiz bir otel
var mı?" diye sormuştum hiç unutmam. “Yerimiz bol” dedi,
“misafirimiz olun, kalın burada.”
O kadar içten ve sıcak bir
davetti ki hayır demek zordu ona... Mevsim yazdı, yurt boştu,
ikmalleri olan beş on öğrenci kalmıştı anca. Kameraman arkadaşıma
baktım, itiraz edebilir, yıldızlı otellerde konaklamak
isteyebilirdi. Sağ olsun “abi bu yurt tam bizlik” dedi, “yerleşelim
işimize bakalım, hem muhabbet de var burada.”
Mustafa Güneş Abinin İskilip’te
büyücek bir manifatura mağazası vardı, derdi yoktu paradan yana.
Yurt açılınca gönüllü geliyor, “he” diyor mütevazı maaşa. Hâzâ
esnaf. Hani insan sarrafı derler ya. Dalga boyunuzu bulur, sıcacık
dostluklar kurar anında.
Ben kendisini zaten severdim
de...