Ağladığımı belli etmemeye
çalışarak patronun yanına gittim...
On bir yaşındaki bir çocuk
hırsızlıkla suçlanabilirse nasıl cevap verirdi? Patron bana bu
şekilde bakarak ne demek istiyordu. Ben bu şekilde o bakışlardan
yorum çıkartmaya çalışırken patronun sesi beynime bıçak gibi
saplandı. Direkt adımı söylemiyordu ama soru soran ve cevap isteyen
bir üslupla “Burada beş yüz lira noksan” dedi.
Kıpkırmızı olmuştum. Sanki bana
“parayı sen çaldın” der gibi geldi bu söz. Şaşırdım ne diyeceğimi
bilemiyordum. Yutkunarak “bilmiyorum abi” diyebildim.
Patron cevap vermedi, tekrar
yukarı çıktı. Ben ise başka illerden gelmiş işçilerin kaldığı odaya
girdim ve ağlamaya başladım. Haksız bir ithamla şüpheyle karşı
karşıya kalmıştım. Sözüm bile dinlenmemişti. Üstelik hırsızlık gibi
çok çirkin bir işle suçlanıyordum. Hele hele benim gibi kimsenin
malına parasına göz ucuyla bile bakmayan biri için bu ne kadar ağır
ve korkunç bir suçlamaydı.