“Bitmez, kredilerle ancak sahip
oldukları iki göz betonun içerisine başlarını soktuklarında mutlu
oluyor insanlar.”
Çocukluğumun evlerini ve rahmetli
anneannemin Üsküdar Doğancılar’daki evinde yaşadığım çocukluğumu
anlatmaya bugün de devam ediyorum…
Bir film şeridi gibi geçiyor
çocukluğumun evleri gözlerimin önünden… Bir zamanlar annemin de
yaptığı gibi, küfeki taşlı (orijinal tortul taş) ve çini benzeri
seramik kaplı koridorunda bıkıp usanmadan düşmek aklıma bile
gelmeden baldırımın üstünde oturarak kaydığım ev…
Çiçekli saksılar sıralı cumbalı
camından boşluğa çocukça duygularla tükürdüğüm, her seferinde orta
mangalda savurmadık kül, ağacında koparılmadık meyve, kümesinde
kovalanmadık tavuk bırakmadığım ve benim bu hâlimden bunalan aile
büyüklerinin ''aman illallah, düşman başına bu çocuk'' yakarışları
arasında, bir alay azar işittiğim ev...
Anneannem, annesinin evin
tavanlarını ve yerlerini deniz kumuyla ovduğunu, gece uykularında
odasının çam ormanı...