“O kadar kalabalık oluyordu ki
kahvehane; oturmak için boşalacak sandalye beklemeniz
gerekiyordu!”
Yıllar önce öğretmen olarak
atandığım kasabada şahit olduğum inanılmaz günlerimi anlatmaya
bugün de devam ediyorum...
Evini kiraladığımız ihtiyar dul
kadına “Ebe” diyorlarmış. Onun da yerleşmemizde epey yardımı
oldu.
O yıllarda kasabada fırın yoktu,
fırın ekmeği de gelmiyordu. Her ev üç dört aylık yufka yaparak
ekmek ihtiyacını o şekilde karşılıyordu. Biz de un alarak
mahallenin kadınlarına yufka yaptırdık. Kasabanın suyu tuzluydu.
Tuz Gölü çok yakınımızda olduğundan herhalde etkiliyordu. İçmeye
alışmak için hayli zorlandık. Göreve başladıktan sonra
öğretmenlerin hemen hepsiyle tanıştık. Yardımsever ve samimi
insanlardı. İlçeden hayli uzaktaydık ve sosyal yaşantı hayli
kısıtlıydı. Bu dayanışma da olmasa günler geçmek bilmezdi…