“Bütün köyü gezseniz beş on kavak
ancak vardı. Kavak yerine selvi denirdi bizim
oralarda...”
Neden bilmem, aşırı bir sevgim
var benim, kavak ağacına karşı. Oysa meyvesiz bir ağaçtır o. Dimdik
yükselir; minare boyu. Çiçek de açmaz üstelik.
Çocukluğumda, Akseki’nin Gödene
köyündeki bahçelerimizde ve ekin ektiğimiz arazilerimizde hiçbir
kavağımız yoktu bizim. Zaten bütün köyü arayıp tarasanız toplam
beşi-onu geçmezdi. (O yıllarda, kavak yerine selvi denirdi hep
bizim oralarda.)
Babam, yaz aylarında Manisa,
Aydın ve özellikle de Turgutlu dolaylarında pamuk çapası yaparak
kazandığı para ile evimizin yanındaki viraneliği satın almıştı; köy
muhtarlığından.
“Bırak ağacı, ot bile bitmeyen bu
taşlı çakıllı yere onca para verilir mi?” diye eleştirmişti babamı,
birçok akraba ve tanıdık.