“Tam tutanağı yarılamıştım ki oda
kapısı açıldı ve içeriye biri erkek biri kız iki çocuk
girdi...”
Adalet Başmüfettişi iken yaptığım
denetimle ilgili hatıramı anlatmaya bugün de devam
ediyorum...
İrade dışı olarak başkâtibe karşı
resmiyetin en sert yüzünü göstermeye başladım. Hatta onu azarlayıp
kırıcı sözler söylemekten kendimi alamadım. Çünkü tespit ettiğim
hesaplardaki yolsuzluğu, en az üç yıl ağır hapsi gerektiren zimmet
suçu oluşturuyordu.
O gün öğle paydosundan sonra,
işlediği bu suçtan dolayı onu sorguya çekmeye başladım. Yaptığını
savunacak hiçbir sebep bulamazdı. Her şey açık seçik ortadaydı. O
an suçüstü yakalanmış olmanın çok ağır travmasını yaşıyordu. Sadece
“şeytana uydum” kelimeleri döküldü ağzından.