Sevgili Türkiye,
Bir Amerikan gazetesi olan New York Times’ın ülkenizdeki
seçimlerle alakalı alarmist başyazısı üzerine bu satırları kaleme
alma ihtiyacı duyduk. Bildiğiniz gibi NATO olarak görevlerimizden
birisi, üye ülkelerimizin iç siyasetine gazetelerin başyazılarına
binaen karışmak ve sosyal-siyasi mühendislik yapmaktır. New York
Times gibi mesele Türkiye olunca gazetecilikten ziyade aktivistliğe
soyunan bir gazetenin “bir cisim yaklaşıyor” uyarılarına sessiz
kalamazdık. Kalmadık da...
Türkiye siyasetini ittifaka üye olduğunuz 1952 yılından beri
yakından takip ediyoruz. 27 Mayıs’ı, 12 Eylül’ü, 12 Mart’ı, 28
Şubat’ı, 27 Nisan’ı dün gibi hatırlıyoruz. İttifakımızın en büyük
ikinci ordusu olan Türk ordusu gazetelerin manşetlerine kulak
tıkamayıp yönetime el koymuşlardı. Hatta hiç unutmayız o zamanlar
aramızda “NATO Daimi Temsilcisi olarak Hürriyet gazetesinden
birisini mi gönderseler acaba?” diye şakalaşmıştık. Gazetenin
sahibi Erol Simavi’nin “Birinci kuvvet, Türkiye'de ordu mu? Hayır,
basındır. İkincisi ordudur. Çünkü orduyu, ihtilâllere basın
hazırlar” satırlarını okuyunca “şakayı bırakın, neden olmasın?”
diyerek birbirimize bakmışlığımız bile vardır.
Hürriyet dışında New York Times’ın alıntıladığı tek gazetenin dahil
olduğu ve sizin paralelci basın dediğiniz mecrayı da çok önceden
tanırız. 12 Eylül’den sitayişle bahsettikleri “Son Karakol”
yazısını “Darbeler El Kitabı”na önsöz yapmayı bile bir ara
düşünmüştük. Daha sonra 28 Şubat kahramanı Çevik Bir’in
kıymetli vakitlerini işgal etme sû-i edebinde bulundukları
mektubu okuyunca “acaba methiyelerden hangisini seçsek?” ikileminde
kaldık.