İstihbarat örgütlerinin İsviçre çakısı olan IŞİD, yaptıklarıyla konuşulsa da aslında ne işe yaradığıyla konuşulması gerekiyor. Diğer bir deyişle IŞİD üzerinden kimin neyi aklamaya, meşrulaştırmaya ve normalleştirmeye çalıştığına baktığımızda karşımıza çıkan resim, IŞİD'in bir istihbarat oyuncağına dönüşmesi sürecine dair kuvvetli ipuçları verecektir.
Suriye coğrafyasına girdiği andan itibaren Esed'in yüz binlerle
ifade edilen katliamlarını ikinci plana atan IŞİD, Esed rejiminin
katliamlarını unutturmaya yarar.
Suriye'de rejimden veya PKK'dan önce Suriyeli muhaliflere saldıran,
şimdiye kadar daha çok Suriyeli muhalif öldüren ve muhaliflere
karşı Baas rejimiyle koordineli saldırılar gerçekleştiren IŞİD,
Suriyeli muhaliflere karşı Baas rejimini ayakta tutmaya
yarar.
Baas rejimiyle özellikle petrol alışverişi ayyuka çıkan IŞİD, şu an
muhaliflere koyduğu mazot ambargosunu senelerdir Baas rejimine
koymayarak Baas çarklarının dönmesine yarar.
Kontrol altında tuttuğu toprakların %70'ten fazlasını Suriyeli
muhaliflerle savaşarak ele geçiren IŞİD, muhaliflerin saha
hâkimiyetini kırmaya yarar.
IŞİD'le mücadelenin patentini elinde tutan, bu mücadeleye ilk
başlayan ve hâlâ ağır bedeller ödeyen Suriyeli muhalefetin yok
sayılmasına, örselenmesine ve uluslararası yardımda saf dışı
bırakılmasına yarar.
Kimyasal silahtan varil bombalarına kadar rejimin tüm toplu katliam
silahlarına sessiz kalan ve Suriye'de sadece IŞİD'e yoğunlaşan
uluslararası toplumun, Suriye'deki sorumluluğunu üstünden atmasına
yarar.
Amerika'dan İngiltere'den yola çıkan bir IŞİD militanı adayının
ülkeden çıkmasına nasıl izin verildiği, kendi istihbaratları
tarafından neden durdurulmadığı sorularını cevaplayamayan Batı'nın
tüm sorumluluğu Türkiye gibi Suriye'ye komşu ülkelere atmasına
yarar.