Son senesi içerisinde olan ABD Başkanı Obama, freni patlamış bir kamyon gibi etrafa çarpa çarpa başkanlığını bitirirken, başta Ortadoğu olmak üzere etrafımız, Obama’nın dönemi dolup hayatını golf oynayarak geçirdiği günlere kadar devam edecek bir ateş çemberi içerisinde kalıyor. Obama İran’ı bölgeye, Rusya’yı da dünyaya birer kabadayı olarak bırakıp gidecek. Bush’tan sonra Bush’un darmadağın ettiği coğrafyaları toplamaya çalışanlar, yakında Obama’nın darmadağın ettiği coğrafyaları toplamaya çalışacak. Çünkü birisi savaşla yok ederken, diğer savaşa karşı üç maymunu oynamakla etrafımızı yok ediyor.
Örneğin ABD’nin Suriye’de ne yapmaya çalıştığını anlamak zor.
Aslında ne yaptığını ortada şüphe bırakmaksızın görüyoruz da
yaptıklarını neden yaptığı veya yaptıklarının uzun dönemde sadece
bölge değil ABD’nin çıkarlarına ne ölçüde hizmet edeceği büyük soru
işareti. Bu sebepten soru ne yaptığı değil, ne yapmaya
çalıştığı.
ABD Suriye’de açık bir şekilde Rusya ve İran’ın posta
güvercinliğini yapıyor. Rusya ve İran’dan dinlediği orijinal (!)
fikirleri Suriyeli muhaliflere satmakla meşgul. An itibarıyla
Esed’in akıbeti de dâhil olmak üzere ABD’nin Suriye konusunda
Rusya’dan ayrıldığı herhangi bir nokta yok. Muhalifleri masaya
oturmaya zorladığı, hatta tehdit ettiği Cenevre görüşmeleri bu
haliyle bir Rus-İran planını icbar ederse, ABD Suriye’de veya
Ortadoğu’da bundan kazançlı çıkmayı mı umuyor? Rus-İran planına
dört elle sarılmalarına bakarsak ya ABD stratejik planlama
melekesini tamamen yitirmiş ya da Ruslar Washington’ın karar alma
mekanizmasını ele geçirmiş durumda.
Kerry, ki Mısır’daki darbeye ‘demokrasinin yeniden inşası’ dediği
gün ciddiye alınma hakkını kaybetmişti, Suriye konusunda papatya
falı açan, döndükçe dönen, bir dediğini ertesi gün yiyen birisi
haline dönüştü. Muhalefete ‘Cenevre masası sizin yüzünüzden
bozulursa size tüm yardımları keserim’ dediğinde, ‘peki Esed
yüzünden bozulursa bize yardım edecek misiniz?’ sorusuna net bir
‘hayır’ cevabı vererek ABD’nin niyetinin muhalefeti teslim almak
olduğunu afişe etti. Hal böyleyken ABD’nin Suriye konusunda başta
Türkiye olmak üzere Suriye halkını destekleyen aktörlerin
pozisyonundan tamamen farklı olduğu bilincinde planlama yapmakta
fayda var.