Damat Bakan, boş zamanlarında ekonomi ile ilgili "müjde
paketleri" ya da "ekonomi programları" açıklıyor sık sık. Daha
birinin mürekkebi kurumadan ve tabii ki neredeyse bütün hedeflerini
ıskaladıktan sonra, hemen bir yeni ekonomi programı ya da müjde
paketi daha açıklanıyor peş peşe.
Böylece bugün değil ama gelecekte "nurlu ufuklar" vaat
ediyor ekonomi için. Tabii ki dünyaca ünlü iktisatçı Keynes’in
"uzun vadede hepimiz ölmüş olacağız" şeklindeki ünlü uyarısını pek
de umursamıyor doğal olarak. Şaka bir yana, bugün
enflasyon ve ekonomik küçülmeyi bir arada yaşayan ekonomimizde,
işsizlik, pahalılık ve yoksulluğun pençesinde kıvranan geniş halk
kesimlerini, ağır ve kaldıramayacakları borç yüküne adeta teşvik
eden popülist kararlar, durumu daha da kötüleştiriyor ne yazık ki.
Artık ekonomi "borç almak ve borçlanmak" temelinde, üretimden,
değiş-tokuştan, refahı paylaşmaktan tamamen koparılıyor. İnsanlar
gelecekteki gelirlerini bir anlamda ipotek etmeye zorlanıyor.
Borçlar sadece hane halklarının değil, kamunun da sağlıklı
sürdürebilir bir büyümeyi gerçekleştirmesine engel oluyor.
Yüksek kamu borcu, artık taşınamaz ödenemez hale doğru
sürükleniyor ve borçlanma krizi riskini de büyütüyor
maalesef.
Asıl dikkat çekmek istediğim husus ise, bu ekonomik çöküş
tablosunun, toplumsal gelir eşitsizliğini hızla daha da bozması
nedeniyle, sadece büyümenin değil gelecek kuşakların da refah ve
umutlarının harcanıyor olmasıdır.
2018 yılında OECD tarafından açıklanan "gelir dağılımı
eşitsizliğinin, nesiller arası gelir hareketliliğine olumsuz
etkisini" konu olan araş...