Dünyaca ünlü The Economist dergisinin geçen ay yayınlanan 9113
sayılı nüshasında, bir haber-yorum yayınlandı.
Derginin "Ortadoğu ve Afrika" bölümünde yer verilen yazı
"Muhaliflerin cenneti" başlığını taşıyordu. Yazı, İstanbul’un son
yıllarda Ortadoğu ve Arap dünyasından muhalif siyasal İslamcı,
göçmen ya da sığınmacı olarak gelen 1.2 milyonu aşkın Arap’ın yeni
başkenti olduğunu öne sürüyordu.
Demokratik değerlerden uzaklaşan Türkiye’nin Arap muhaliflerin
cirit attığı bir kente dönüştüğü vurgulanan yazıda, siyasal İslamcı
Arapların İnternet siteleri ve TV istasyonları kurduklarını, kendi
gettolarını oluşturduklarını, 850 Arap gazetecinin İstanbul’da Arap
Medya Birliği dahi kurduğu yazılıyordu.
3 milyonu aşkın Suriyeli sığınmacıya ilave olarak 1.2 milyon Arap
İslamcı muhalif ve göçmenin 5 yılın sonunda vatandaşlık
alabileceğine de dikkat çekiliyordu söz konusu yazıda.
"Ortadoğu bataklık değildir" diyen Davutoğlu ve laiklik karşıtı AKP
iktidarı, Türkiye’yi, sosyo-kültürel olarak Araplaştıran, Ortadoğu
bataklığına sürükleyen ve demografik yapısını bozan zihniyet ve
politikaları ile bu durumun asli failleridir.
Müslüman olmakla, sosyo-kültürel olarak Araplaşmayı ve
Ortadoğululaşmayı aynı şey zanneden zihniyet, Türk kimliğinden,
güzel dilimiz Türkçe’den, Andımızdan ve Atatürk’ten bu nedenle
hazzetmiyor, düşmanlık yapıyor.
Katar, Exxon Mobil’le Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin ilan ettiği
Akdeniz’de sözde onuncu parselde ortak doğalgaz ve petrol araması
yapıyor, iktidar Katar’a tek laf etmiyor, edemiyor.
Suudiler, dünyayı ayağa kaldıran bir vahşet ve skandalla
İstanbul’un ortasında, adam kesiyorlar, ellerini-kol...