İbrahim Kiras Karar Gazetesi

Ne evet ne hayır

Gerçek kelimesi kavram olarak zihnimizde iyiyi, güzeli, olumluyu çağrıştırır ilk anda. Yalan, sahte, yapmacık gibi kelimelerin olumsuz bir anlam ifade etmeleri gibi…  Oysa gerçek olan her şey güzel değil....

09 Temmuz 2019 | 64 okunma

Gerçek kelimesi kavram olarak zihnimizde iyiyi, güzeli, olumluyu çağrıştırır ilk anda. Yalan, sahte, yapmacık gibi kelimelerin olumsuz bir anlam ifade etmeleri gibi…  Oysa gerçek olan her şey güzel değil. Kötülük de bir gerçek mesela ve hiç güzel değil. Acı, ızdırap, felaket, ayrılık, utanç, çaresizlik, başarısızlık… Hepsi hayatımızın gerçekleri ama hiçbiri hoş değil. Diğer yandan, bazen gerçek olmayan şeyler de güzel olabilir. Hayallerimiz, ümitlerimiz, rüyalarımız gibi… Onun için insanlar bazen -gerçekten büsbütün de kaçılamayacağı için- hoşlanmadıkları gerçeklerin yerine “aslında gerçek olmayan” başka bir gerçek koymaya yönelirler. Karşılıksız aşkın pençesine düşmüş zavallıların “aslında o da beni seviyor” diye düşünüp buna sahiden inanması gibi… Kısacası, gerçeği kabullen(e)memek… Siyasi konulardaki “komplo teorileri” de aynı problemin dışavurumu… İşler yolunda giderken hiç akla gelmeyen “karanlık güçlerin gizli eli” vaziyet bozulmaya yüz tutunca yegane açıklama yolu oluyor: “Başımıza gelenler” bizi engellemeye çalışan organize güçlerin işi…  AK Parti iktidarının ilk dönemlerini hatırlayın… Muhaliflere göre, Türkiye’yi belirli amaçlar doğrultusunda yönlendirmek ve küresel planların işleyişini temin etmek yolunda ülkemizi içeriden kontrol etmek isteyen karanlık güçlerin maşasıydı AK Parti. Zaten yöneticilerinin biri Ermeni, öbürü Yahudi, bir diğeri dönme ve mason olduğu için dış güçler hesabına çalışmaları normaldi! İktidar mensuplarının da o günkü aklı başında muhaliflerin de gülüp geçtiği bu iddiaların benzerleri bugün artık AK Partililer tarafından savunuluyor ki hikayenin en hazin kısmı bu herhalde. *** Demek ki hoşlanmadığımız gerçeğin yerine başka bir “gerçek” koyma eğilimimiz veya psikoloji tabiriyle savunma mekanizmamız yalnızca bireyler için değil, topluluklar için de geçerli… AK Parti iktidarı bu anlamdaki savunma mekanizmasını ilk olarak Gezi Parkı olayları sırasında çalıştırmaya başladı. Olayın arkasındaki toplumsal dinamikleri ve özellikle toplumun belirli kesimleri karşısındaki tutumunun ve dilinin payını görmek yerine olup bitenlere dış güçlerin tezgâhı veya derin yapıların komplosu diye bakma kolaycılığını seçti.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Rus devlet aklı orada, Türk devlet aklı nerede? 25 Nisan 2024 | 875 Okunma Gözümüzün önünde yapmayın şu anayasayı 20 Nisan 2024 | 236 Okunma CHP’ye verilmiş oy ‘CHP oyu’ mu 18 Nisan 2024 | 772 Okunma ‘İsrail ticareti’ turnusol kâğıdı 13 Nisan 2024 | 400 Okunma Mağdur olan yine iktidar! 11 Nisan 2024 | 360 Okunma