CUMHURBAŞKANI Tayyip Erdoğan’ın Washington ziyaretinin Türkiye’nin dışında, özellikle de ABD’de nasıl yankılandığını görmek için onlarca metin okudum, haber izledim.
Gördüğüm tabloyu tek cümleyle özetleyebilirim:
Ziyaret sırasında Türkiye’nin ABD’ye ilettiği talepler, bu konuda
alınan sonuç, dışarıda, özellikle de ABD’de gündem dahi
olmamış.
Trump’ın icraatları ve adamlarıyla ilgili tartışma, ABD’de olduğu
gibi bütün dünyada diğer gündem maddelerini ezip geçmiş.
TRUMP, ‘ERDOĞAN’I NASIL TELAFFUZ ETTİ
Amerikalı gazeteciler de Trump’ın “Erdoğan” sözcüğünü nasıl
telaffuz ettiği ile daha çok ilgilenmişler.
NBC’nin ekran yüzlerinden Katy Turr, “Kimse POTUS’a (President Of
The United States) ‘Erdoğan’ın nasıl telaffuz edileceğini
söylememiş mi” diye tweet atarken, Boston Herald’dan Kimberly
Atkins, tweet’inde “Birileri Donald Trump’a Erdoğan’ın ‘Er-do-wan’
diye telaffuz edildiğini söylesin. ‘Air-da-gahn’ değil” demiş.
İngiliz Guardian gazetesi de başka konu yokmuş gibi, bu tür
tweet’lerden yola çıkıp Trump’ın Erdoğan demekte zorlandığını başlı
başına bir haber yapmış.
TRUMP’IN AKLI ORDA MIYDI?
Sacramento Bee gazetesinin Erdoğan-Trump görüşmesiyle ilgili haberi
“Kafası karışık bir Trump, Türkiye lideri Erdoğan’ı selamlıyor,
ikisi de ülkeleri arasındaki gerilimli ilişkiyi görmezden geliyor”
yorumuyla başlamış.
Bir başka haberde, Trump’ın Erdoğan’a ‘YPG’nin adını anmadan’
terörle mücadelede destek vaat ettiğine dikkat çekiliyordu.
Birçok yorumcu ve şovmen, 23 dakikalık ikili görüşme sonrasında
Erdoğan açıklamasını Türkçe yaparken, Trump, havaya, sağa sola,
karşısındaki gazetecilere, önündeki kürsüye bakarken dudağı ve yüzü
ile sergilediği değişik ifadelere takmıştı.
Trump, o an şunu biliyordu: Gazeteciler, Erdoğan’la yaptığı
görüşmeye değil, FBI’dan, eski danışmanı Michael Flynn ile ilgili
soruşturmayı kapatmasını istediği ve hemen ardından görüştüğü
Ruslarla MOSSAD’ın CIA’ye verdiği istihbaratı paylaştığı
iddialarına odaklanmıştı.
Muhtemelen “Ne yanıt versem” ya da “Yanıt vermeden nasıl ayrılsam”
diye düşünüyordu.