Özellikle “çalışıyordum” diyorum, çünkü mekandaki o güler yüzlü tezgahtar gençle iletişim kurmakta, O’na derdimi anlatmakta zorlanıyordum. Biraz dikkatli dinleyince Arap olduğunu anladım.
Simidi alıp Kuğulu Park’ın karşısındaki sokakta
ilerleyince, Göç İdaresi İl Müdürlüğü’nün önündeki büyük
kalabalığın arasından geçtim. Adeta Birleşmiş Milletler kampüsü
gibi, her milletten insan vardı.
Haliyle o sokaktaki dükkanların tabelaları değişmiş, biyometrik
fotoğraf, vize desteği, seyahat sigortası, fotokopi hizmetleri
veren dükkanlarda Arapça ve Farsça hakim olmuştu.
Binanın içindeki kalabalığın dışarıdakinden fazla olduğunu görünce,
hem göçmenleri, hem onların işleriyle meşgul memurları kastederek
gayri ihtiyari “Allah yardımcıları olsun”
dedim.