İSTANBUL Atatürk Havalimanı, Reina, St. Petersburg Metrosu,
Stockholm...Kırgız, Özbek, Tacik kökenli teröristler tarafından
gerçekleştirilen kanlı saldırılardan bazıları.
Sovyetler Birliği’nden koptukları günden itibaren, terör
örgütlerinin çalışma sahası haline gelen bu ülkeler, bugün Irak’ta,
Suriye’de, Afganistan’daki terör yapılanmalarının önemli bir insan
kaynağını oluşturuyor.
Bu konuda daha önce iki yazı yazmıştım. Bu nedenle, ‘Memlekette
başka konu mu yok’ deyip, meseleyi takıntı haline getirdiğimi
düşünebilirsiniz.
Ancak, unutmayın ki gazetecilikte ‘fikri takip’ diye bir kavram
vardır ve bir haberin sonrasında yaşanan gelişmeleri takip
etmezseniz fotoğrafın tamamını görme şansınız olmuyor.
REİNA’DAN SONRA ÇÖZÜLEN İLİŞKİLER
St. Petersburg saldırısı 3 Nisan, Stockholm saldırısı 7 Nisan’da
gerçekleşmişti.
21 Nisan günü öğrendik ki 6 Nisan’da da ABD ordusunun en gözde
birliklerinden JSOC’tan birtakım asker, bir kara operasyonu yapmış
ve IŞİD’in Asya kökenli liderlerinden Abdul Rahman Özbeki’yi
öldürmüş. Detayları cumartesi günü Hürriyet’in manşetinde
vardı.
Kaynaklarımdan operasyonun detaylarını öğrenmeye çalıştım.
Abdulgadir Masharipov, 2016’nın 2017’ye bağlandığı gece Reina’yı
basmış, 39 kişiyi katletmişti. 17 Ocak’ta yakalanan Masharipov
aranırken, çok sayıda kritik isme de ulaşılmıştı. Türk
istihbaratının ortaya çıkardığı bilgiler, Amerikan istihbaratı için
de çok değerliydi. Rus istihbaratı da St. Petersburg saldırısından
sonra işin peşine düşmüştü.
Reina saldırısıyla bağlantılı yakalanan isimlerden biri, örgüt
hiyerarşisi içinde önemli bir yer tutuyordu. Bu isimlerin
sorgusunda ve ele geçirilen cihazların teknik analizlerinde de çok
önemli ilişkileri ortaya çıkarıldı.
NEFES KESEN TAKİP
Bütün bu gelişmeler istihbaratçıları, El Bab kaybedildikten ve
Rakka kuşatıldıktan sonra IŞİD’in yeni kalesi haline getirilmeye
çalışılan Deir Ezzor’a yönlendirmişti.
Takip iki aydan fazla sürdü. Para, mühimmat ve insan trafiği büyük
ölçüde netleşmişti. Sonunda Abdul Rahman al-Uzbeki’ye ulaşıldı.
Deir Ezzor yakınındaki Mayadin kasabasının güneyinde olduğu tespit
edildi. Fırat Nehri’nin kıyısındaki bir evde yaşayan al-Uzbeki,
sadece Asyalı IŞİD üyelerini koordine etmekle kalmıyor, IŞİD’in
Irak ve Suriye’deki mali kaynaklarını da yönlendiriyordu.
Yaklaşık yarım saat süren bir operasyonun ardından al-Uzbeki ve
yanındaki IŞİD üyeleri ölü ele geçirilmişti.
RUSÇA KONUŞANLAR GÜÇLENİYORDU
Sadece Suriye’de Kafkasya ve Asya kökenlilerin yaşadığı, askeri
eğitim aldığı 11 kamp var. Bu kampların 4’ü Özbeklere ait ve
yaklaşık 6 bin Özbek terörist olduğu rapor ediliyor. Ancak bu
gruplardan bazıları (Katibat Tevhid ve jihat