Alev Alatlı, Ayşe Böhürler, Latife Tekin ve Orhan Miroğlu'nun
Frankfurt Kitap Fuarında konuşmacı olacağı "Kısık Sesler" isimli
panelin moderatörü olmam için davet aldığımda büyük bir gurur
yaşadığımı itiraf etmem lazım. Hayranlıkla okuduğum, Türkiye'nin
farklı renklerini yansıtan bu değerli yazarların Frankfurt'ta
uluslararası bir dinleyici kitlesine seslenecekleri bir etkinliğin
parçası olmak beni ziyadesiyle mutlu etmişti.
Ancak bu mutluluk ve onur kısa sürdü. Zira Almanya Konsolosluğundan
vize alamadım!..
Vize alamamayı geçtim; 3 gün boyunca Almanya Konsolosluğunun önünde
bekletilmek ve konsolosluk ve büyükelçilik çalışanlarının küstah
davranışlarına maruz kalmak gibi edepsizliklere de maruz
kaldım.
Burada iki mesele var:
1- Batılı makamların Türkiyeli vatandaşlara reva gördüğü ırkçı,
İslamofobik, oryantalist muamele. Avrupa'ya iş yapmak için ve
turistik amaçlarla gitmek isteyen Türklere binbir zorluk
çıkartılıyor. Bu ırkçı muameleler de güya güvenlik kaygısı diyerek
meşrulaştırılmaya çalıştırılıyor.
Irkçılık geri zekâlılaştıran bir ideolojidir. Avrupalı makamların
Türkiyeli vatandaşlara yaptığı muameleden aslında zarar gören
Avrupa'nın bizzat kendisi; zira Avrupa ekonomisine katkıda
bulunacak, Avrupalıların işini çalmak yerine harcamaları ile ekstra
istihdam oluşturacak bir kaynak teşvik edilmek yerine
engelleniyor.